520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Vatan Dediler adlı roman yazarın daha önceden belirttiğimiz üçlemesinin ikinci kitabı olma özelliğini taşıyor.Eser ilk roman olan Toz Duman İçinde adlı çalışmanın devamı niteliğinde.İlk eserde gördüğümüz en önde gelen karakterler olan ve Tacım köyünü terk ederek önce vatanı savunan düzensiz birliklerden oluşan Kuvayi Milliye çetelerine ardından da düzenli birliklerin kurulmasıyla orduya katılan başta Molla Mahmut ve Haceli olmak üzere bir grup arkadaşın Yunanlılara karşı verdiği başta İnönü savaşları ve Büyük Taarruz olmak üzere destansı mücadele ve yaşananlar an be an yansıtılırken geri planda ise savaş nedeniyle savaşa giden bu insanların geride kalan ailelerinin göç etmek durumunda kalarak yurtlarını terk edişleri, aralarındaki iletişim, umutla-umutsuzluk arası gidip gelişler, isyanlar, yaşanan dramatik savaş sahneleriyle birlikte yansıtılır.Film tadında okuyabileceğiniz ve Kurtuluş Savaşını adeta tekrardan yaşatan bir eser olarak tüm okurlara tavsiye ediyorum.
Vatan Dediler - II
Vatan Dediler - IITalip Apaydın · Kültür ve Turizm Bakanlığı · 200064 okunma
Türkiye'nin II. Dünya Savaşına girmemesindeki başarı İsmet İnönü'den çok MAH'ın büyük başarısıdır aslında.
Sayfa 301Kitabı okudu
Reklam
II. İnönü zaferi
Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. Mustafa Kemal Atatürk
II.İNÖNÜ ZAFERİ
İkinci İnönü utkusu üzerine Albay İsmet Bey, Tuğgeneralliğe yükseltilmiştir. Mustafa Kemal'in, İsmet Paşa için söylediği onurlandırıcı "Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun makus talihini de yendiniz." tümcesi utku nedeniyle Meclis adına çekilen yanıt telgrafında yer almıştır.
GÜL VE HAÇ ÖRGÜTÜ ÜYESİ PAPA RONCALLİ
PAPA'NIN İDAMDAN KURTARDIĞI CUMHURBAŞKANI:CELAL BAYAR Piskopos Angelo Roncalli Gül Ve Haç Örgütü Üyesi bir ruhbandı. Önemli bir Katolik gazetesi olan The Universe'ün (Evren) baş editörü olan Pierre Compton'un açıkladığına göre Roncalli, sembolleri Gül ve Haç olan bir örgütün üyesi yapılmıştı. Roncalli 1935'e kadar Sofya'da Vatikan'ın
Sovyet Rusya İle Münasebetler
Millî Mücadele içindeki Türk-Sovyet münasebetlerinin hastalıklarından biri de, Mustafa Kemal'in Batılılarla uyuşma ve uzlaşma ihtimalinden duydukları endişe ve hatta korku olmuştur. Denebilir ki, Sovyetler, Millî Mücadele Türkiye'sinin Batılılarla hiçbir zaman uzlaşmamasını arzu etmişlerdir. Çünkü bu takdirde, yeni Türkiye Sovyetler'e daha fazla dayanma zorunluluğunda kalacak ve bu da Anadolu'da bir Proleter İhtilâli'nin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktı. Sovyetler'in bu tutumunu yine kendi belgelerinde görmekteyiz. Meselâ, 16 Mart 1921 Antlaşması'nın görüşmeleri yapılırken, Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey'in Paris ve Londra'ya yaptığı ziyaretler, verdiği demeçler ve nihayet İtalya, İngiltere ve Fransa ile yaptığı anlaşmalar, Sovyetler'i telaşlandırmış, sinirlendirmiş ve hatta Ankara Hükümeti'ni protesto etmişlerdir. Aynı durum, Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihli Ankara İtilâfnamesi imzalandığı zaman da ortaya çıkmıştır. Buna karşılık kendileri ise, menfaatleri bakımından Batılılarla münasebetlerini geliştirmek için çaba harcamaktan geri kalmamışlardır. Sovyet yardımı olmaksızın kazanılan II. İnönü Zaferi üzerine Millî Mücadele'ye daha fazla yardımı durdurdukları gibi, Yunanistan'la diplomatik ve ticarî münasebetlere girişmişler ve üstelik Yunanistan'ın isteği üzerine, Millî Mücadele'ye karşı tarafsız kalmayı kabul etmişlerdir.
Sayfa 284 - Timaş Yayınları, 20. BaskıKitabı okudu
Reklam
416 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.