Düşlerimiz el ele tutuşmuştu,
El ele tutuşmuş iki kelebek gibi.
Gidecektik, kaçacaktık buralardan
Uzak ülkeler düşlemiştik.
Büyük gemiler yüzmüştü ruhumuzda
Ben Işıl'ın yelkenini üflememiştim
Bensiz uzaklara gitmesin diye
mesafeler gül alırken gönülden
neden böyle uzaksın ki sen gülden
boşalt sadağından dikenlerini
düşün binlerce yıl dağarcığında
bu derdi kahırla çekenlerini
düş yollara, iki gözün aksa da
kavuş güle, gül seni bıraksa da
-Nurullah Genç
KAN PORTAKALI
Doktor konuşuyor. İlk tümcelerden sonrasını duymuyorum artık. Adamın dudaklarına odaklanmış gözlerim, annemin korku bulamacı bir renge boyanmış yüzüneyse hiç bakamıyorum.
“Akciğerin sol lobunda portakal büyüklüğünde kitle...”
Portakal büyüklüğünde... Kan portakalı mı? Portakal bahçelerindeki tüm portakallardan nefret ediyorum o
“Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.”
“Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiçbir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.”
“Avutamaz olur artık
Seni, bildiğin şarkılar,
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.”
“Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.” Ataol Behramoğlu
Anlama, nedir, yağmurun dikenleri?
Ne kadar yumuşak şefkatin teni?
Kim bakar gözümüze sevinç olarak
Saymazsak çiçekleri...
....
Açılmaz burada dünyanın üstü
Herkeste bir neşe, kiminde iki
Akşam olmasa olmayacak üzüntü...
Yaşam, istemen ve istediğinin ne olduğunu
-ne istediğini- bilememen
olacak.
Bilinmeye elvermeyecek yaşamın -
hep istem olacak,
ve istemin bilinemezliği...
İki türlüsü de olabilecek:
Bilmediğini istemen;
istediğini bilmemen ...
Bu yüzden de yanlışları istemen olacak yaşam: Ne olduğunu bilmeden istediklerin;
istediğini bilmediklerin;
isteyip de bilmediklerin -
hep, yanlışlar…
Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
"Bir denklem düşür sonra
İki bilinmeyenli bir şehre
Çatlaşın göğsü bir aşığın
Kadrinin kadim ağrısı
Zarf-i yara olarak kalsın
Dilinde adım
Zülfünden yaralar eksilt
Dizelerimden..."
İbrahim Kılıç