Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
Tarihte karşılaştığım İsmaililer ve Hasan Sabbah konularını biraz daha öğrenmek amacıyla araştırdığımda bu kitap ile karşılaştım. Bu konularla alakalı birşeyler duymuştum ancak kitapta yazılanlar kadar ileri derecede olduğunu hiç düşünmemiştim. Konusu yukarıda bahsettiğim gibi ama ben size içeriğinden bahsedeyim biraz. Bir kale düşünün öyle bir kale ki yeryüzü cenneti olarak adlandırılan. İçersinde eğitimli, bakımlı, güzel kızlar ve yakışık erkekler var. Kızlar ve erkekler ayrı yerlerde yetiştiriliyorlar. Tek bir amaç için. Bu kaleyi yapan çok bilgili , üstün ve ilahi güçler ile donatıldığına inanılan ve sadece üst derecedeki kişilerin görebildiği bir adam. Öl dese gözünü kırpmadan ölecek fedaileri bu kalede yetiştiriyor. Bu eğitimlerin aşamalarına kitapta fazlasıyla yer verilmiş. Bir amaç uğruna söylenilen herşeyi yapan ve kabul eden asla karşı gelemeyecek olan bu fedailerin bağlılıklarını sınayarak asıl hedef için içlerinden özel olanları seçer. Bu amacı gerceklestirmeleri sonucundan onlara hayal dâhi edemeyecekleri bir dünya sunar. Ama bunu yaparken kendine has bazı yöntemleri vardır. Amacına ulaşabildi mi ya da fedailer gerçeklerin farkına vardı mı? Kitabın sonu gerçekten ilginçti. Son 60 sayfasını büyük bir merak içerisinde okudum
Alamut
AlamutJames Boschert · Yurt Kitap Yayın · 20123,208 okunma
Pandemi, Yazarlar ve Kitaplar
Hayat bir şekilde devam etse de 2020 yılı bildiğimiz birçok şeyi altüst etti… Dağıtım sorunları, ekonomik sorunlar, okura ulaşma çabası ve korana virüs ile bunlara sağlık da eklenince endişelerim artmıştı… 70 yaş üstü annem ve babam ile yaşamak üzerime yüklenen baskıyı daha da artırıyordu. Zira herkesin zorunlu olarak eve kapandığı dönemde en
Reklam
İmam ve İmamet Anlayışı
İmamlık, Hz. Muhammed ile ortaya çıkmış ve din açısından önemli bir anlam kazanmıştır. İmamet unsuru ise Hz. Muhammed'in ölümünün ardından onu yerine geçecek halifelik tartışması sonucunda ortaya çıkmıştır. Onlara göre; halife Şii olmayan, nass ve tayinli değil, başka yollarla Müslümanların başına geçen kimsedir. İmam ise nass ve tayinle belirlenen Şii liderdir. Şiilere göre; imamet, hem din hem de dünya reisliği manasına gelen manevi bir kuvvettir. Hilafet ise zahiri ve dünyevi teşkilatıdır. Peygamberler vahyin zahiri, imamlar da İsmaili anlamını ortaya koyanlardır. Her dönemin yedinci imamı diğerlerinde bulunmayan ilahi bir güce sahiptir. İsmaililikte imam-ı masum çok önemli bir mevkiye sahiptir ve o dünyada cereyan eden ve edecek olan her şeyi bilir. Ayet ve hadislere istediği manayı verebilir. Onun öğretilerine uyanlar namaz, oruç gibi mükellefiyetlerden kurtulur. Bu nedenle de tefsir ve hadis ilimlerine diğer mezhepler kadar önem verilmez ve gerçek bilginin taşıyıcısı ve Kur'an'ı yorumlayabilen, anlamlandırabilen tek kişi imamdır. İmamlık unsuru nedeniyle İsmaililer tefsir ve hadis ilimlerine önem vermezler. Çünkü onlara göre; imam gerçek bilginin taşıyıcısı ve Kur'an'ın zahiri ve İsmaili anlamlarını açıklamakla yetkili tek kişidir. İmam ayetleri tev'il ettiği için, ayrıca tefsir ilmine gerek duymamaktadırlar.
Sayfa 157Kitabı okudu
Kadın olmak, Allah'a mahsus olan otorite (el-Sulta) ile bilgiden ('ilm) dışlanmak anlamına gelir. Bu tam olarak kadınlığın ne olduğunu gösterir: Kararların ilahi yasa­ya göre alındığı, emirlerin hazırlandığı, yasaların çıkarıldığı alan olan, törenselleştirilmiş kutsal ve ortak bilgi alanından dışlanma. Ancak, erkekliğin otorite ve bilgisi, dişiliğin, yani kadınların itaati ve boyun eğmesi olmaksızın tasavvur edilemeyecektir.
İlke olarak, kamu alanındaki her şeyin erkek olduğu söylene­ bilir. Peygamberlerin, imamların ve halifelerin işgal ettiği kamu alanı, tek cinsli ve homojendir. Kadınların yaşadığı özel alan ise iki cinslidir ve heterojendir: bu alanın heterojenliği, kadınların varlı­ ğından ileri gelir. Kamu alanı, nizam ve yasalarla tanımlanır; özel alan ise kamu alanının temsilcisi olan kocanın kontrolü altındadır. Koca, ilahi gücün ve yasanın çıkarlarını kendinde somutlaştırır. Er­ kek, kadınlarla ilişkisinde "boyun eğen" vaziyetinde değil, komu­ tan vaziyetindedir.
"Kapalı ve tutarlı bir sistem olarak özünde ısrar eden sosyolojik, yasal ve hatta siyasi bir dünyevi bütünlük ve ideolojik düzene sahip bir ülkü olan İslam dünyevi yaşama ilahi bir yaklaşım biçimidir."
The Meaning and End of Religion, s 79
Reklam
Ümmet' in başı yalnız ve yalnızca Allah'tır. O'nun idaresi aracısızdır ve Muhammed'e vahyolunan buyruklar, 'ümmet'in hukuk ve anayasasını oluşturur. Biricik kanun koyucu Allah olduğuna göre, ne tür bir meclis ve ya geçici bir yönetici olarak kim olursa olsun, İslami politik kuramdaki yasama için, Allah' tan başka
H. A. R. Gibb, 'Constitutiona/ Organisation', s.3.
İmam Gazali (1050-1111), İhya Ulum al-Din adlı yapıtında, İs­lam'ın cinsel içgüdüyü nasıl toplum düzeninin bir parçası haline geti­rip, Allah'ın hizmetine sunduğunun ayrıntılı bir tanımını yapar. Önce­likle cinsel istek ve toplum düzeni arasındaki karşıtlığı vurgular: "Etin arzuları bireyi kuşatır ve Allah korkusuyla
İlahi aklın bir tecellisi olan cinsel isteğin belirgin işlevinden bağımsız bir diğer işlevi daha vardır: Kişi kendini cinselliğe teslim edip ondan yarar­lanmayı sürdürdüğü zaman, benzersiz olan bir zevk alır. Bu, cennette in­san için saklanan hazların bir ön tadımıdır; çünkü insanlara tatmadıkları zevkleri vadetmek sonuç vermezdi... Ansal olduğu için eksik kalan bu dünyevi haz insanı kusursuz, dipsiz hazza ulaşmaya özendiren güçlü bir güdüdür ve bu şekilde insanı Allah' a ibadet ederek cennete kavuşmaya teş­vik eder.
Ebu Hamid al-Gazali, İhya Ulum al-Din 27
İmam Gazali'nin Kuran yorumunda rastladığımız 'Kapalı' kura­mın avcısı ise kadın, avı da edilgen erkektir. Kadınlardaki keyd (Er­kekleri kurnazlık ve entrikayla aldatıp dize getirme) gücü, her iki ku­ramın da çatısını oluşturur. Gelgelelim Akkad, kadındaki bu gücü onun zayıf yapısına ve ilahi hüküm sonucu ortaya çıkan aşağı yaradı­lışına bağlarken, İmam Gazali için bu güç, şeytanilikle kadınsılığın anlamdaş sayıldığı İslami toplum düzenindeki en yıkıcı unsurdur.
Reklam
Allah ile kul arasında ne kurumsal bir aracı, ne de ruhban sınıfı bulunur. Her aklı başında yetişkin, kendi fikir ve eylemlerinden sorumludur. Ahlak­lı bir mümin olmak için, herşeyden önce buna niyet etmek, yani kendi davranışlarını ilahi yasaya göre ayarlamak durumundadır. Eğer birey ilahi yasa hakkındaki bilgisinden kuşkuluysa, bu konuda yetişmiş in­sanlann rehberliğine başvurur.
Batınîler Irak’ta ortaya çıkmıştır. Bilâhare, Hindistan, Pakistan, İran ve Afrika’nın bazı bölgelerinde tutunmuştur. Bu mezhep sahiplerince din perdesi altında saltanat yolu açılmaya çalışılmış ve sonunda İbn-i Meymun’un torunlarından Ubeydullah isimli birinin başkanlığında bir devlet kurulmuş ve bu devlet bilâhare Şam’dan Fas’a kadar genişleyerek
45 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.