Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İlayda

İlayda
@ilaydakoruk
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi 4/6
Istanbul
7 Mayıs 2001
101 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
“Bir yerden ayrılmaktan korkma, oraya bağlı kalmaktan kork, alışkanlıklarından kork. Hep aynı kalmaktan kork.” İstanbul 2024 | Evim 🪬🪶🖇️
Reklam
“Kadınların neden evlendiklerini anlıyorum: Yalnız kalabilmek için.”
“Kinli, istediğine karşı gelinmiş şımarık bir oğlan sesi duydu: — Ne o, yoksa kız mısın? Önce şaştı. İçinde yıkıcı, acı verici bir deprem başladı. Dönüp baktı. Şu yakışıklı erkek işte buydu. Artık tanıyordu onu. Şiirlerin, kitaplardan kalma büyük sözlerin yapma süsünden sıyrılmış; beylik yargılarla dolu, bayağı. Böyleleri için en önemlisi kızlıktı. Oysa ona vermek istediği şeyin yanında kızlık neydi ki? Yarın gidip onların bu kızlık dedikleri şeyi tanımadığı bir erkeğe verecekti.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Dudakları birleşti. Kulakları uğulduyor. “Yüreğimin çarpıntısını duyacak. Ne saçma…”
“Aslında başka şeyler hayal etmiştim tabi ama, olsun. Var mı öyle pat diye hayale ulaşmak? Neler yaşadım… Ne insanlar tanıdım… Çoğunu unutmuş olsam da unutuşun bile bir cazibesi var bence. İnsan biraz da zamanın içinde süzülmeli, iyi ve kötü anıları birbirine karışıp belirsizleşmeli ve silinip gitmeli.” Ahlat Ağacı
Reklam
“Hayatınızda en önem verdiğiniz şey, sizi güldürecek adamlar değil, size aklınca hikmet ve bilgi öğretecek adamlar değil; huzurunuzu sağlayacak, size dünyaya bakmayı sevdirecek, yerine göre mizahı, yerine göre tenkiti olan adamlardır. Böylelerini herkes bulur, bu muhitte yok demeyin. Bir rufaî inanışa göre, “Her şehirde sizin ruhunuzu götürecek biri bulunur.”
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
“Kadın başını yana çevirip sanki ona çirkin olmadığını göstermek istiyor. Konuştuğu adamın —kocası mı, kardeşi mi?— bir yakını olduğu belli. Onunla konuşurken bacağını dizine (C’nin dizine) değdiriyor, çekiyor, bastırıyor, gevşetiyor. “Katıksız dişi bu.” İçinde çoktandır uyuyan hayvan uyanmış, nafakasını istiyor. Başına kan yürüdü. Nasıl doyuracak onu, parayla kadın eti mi alacak?”
“Bu belki de yeniden sağlıklı olmanın sevinciydi. Üç gündür yatıyordu. İlk günü bütün dünyaya küs, bedeninin yakınmasını dinledi. Oynak yerleri, başı durmadan “biz varız” diye bağırdılar. İnsan hasta oldu mu kendi etinin bilincine daha çok varıyordu. Belki onları toplum içinde yaşatan hastalık bilinciydi.”
“Düşünüyordu: “Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor.”
Reklam
“Birden içini bir yere, bir şeye geç kaldığı duygusu kapladı. Yirmi sekiz yaşındaydı, tedirgindi. Kalktı, paltosunu astığı köşeye yürüdü. — Nereye abi? — Hiç. Gidiyorum. — Öğle yemeğine bize gitsek? Annem… — Olmaz. Birisi bekleyecek beni. (Yalan söylüyor.) Orada bilmediği insanlar vardır. “— Rica ederim, çıkarmayın ayakkaplarınızı.” Çıkarmazsınız ama çıkarmadınız diye kızdıklarını sanırsınız. Hele hatır sormanın yapmacığı… Paltosunu giydi. — Eyvallah! dedi. Çıktı. Merdivenlerden hızla indi. Sokağa varınca baktı geç kaldığı bir şey yok. Her şey her zamanki gibiydi.”
254 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.