Yazar,
eserde tanıdığı bazı kişi ve kurumlar üzerinden insanların davranış şekillerinin zamana göre
değiştiğini bize göstermeye çalışmaktadır. Örneğin Enrico isimli şahıs 1970’lerde yaşıyor ve
onun tek amacı ailesine hizmet etmekti. Yani planlı rutin bir hayatı vardı diyebiliriz. Burada
dikkatleri çeken nokta insanların o dönemlerde
İnsanların sevgilerini tüketen de samimiyeti barındıran iletişimin tam manası ile kurulamıyor olmasıdır.
Karşımızdaki kişinin en derin arzularını ve hatta en karanlık korkularını bilmek,kurulan bağı ileriye taşıyacaktır.
"Şeffaflık Toplumu" başlığını taşıyan bu kitap sosyal medya, dijitale geçişi konu alıyor. Yazar, şeffaflıkla birlikte artık şeylerin bir gösteri değeri dışında bir şeyi kalmadığını özellikle vurguluyor.
Aslında sosyal medya ile birlikte topyekun dünya özgürlük adı altında en özel anlarını, en özel anılarını, evlerinin en mahrem
Geçenlerde yaptığım Kuyucaklı Yusuf incelemesiyle Sabahattin Ali okumayı ne kadar özlediğimi fark edip yıllar sonra yeniden, üçüncü kez okudum. Roman , diğerleri gibi ciddi bir toplum eleştirisi olmakla birlikte birey psikolojisi üzerinden ilerliyor. (Buradan sonrası spoiler olabilir)
Hala tam olarak karar veremediğim (veremeyeceğim) bir şey var;
Bildiğimiz soruların cevaplarını aramayı hayatımızdan çıkarsak iletişimin samimiyeti düşer mi acaba? Bazen sadece ses çıkarmak için konuştuğumuzdan bu soruların varlığı oluşabiliyordu içimizde
Allah ile kulu arasındaki iletişimin ve bağın en somut göstergesidir namaz. İnananlara belirli vakitlerde farz kılınan bu ibadet, (Nisa, 4/103.) Rasulüllah’a ve ümmetine Miraç Gecesi’nin armağanıdır. Onu vaktinde ve hakkını vererek kılanların cennetle müjdelendikleri (Ebu Davud, Salat, 9.) eşsiz bir kulluk görevidir. “Namazlarını muhafaza etmek”