“Yalnız bu hafta 3 kez dayak yedim.” dedim. “Hem de ne biçim. Yapmadığım şeylerden ötürü bile dayak yiyorum hep suç bende. Artık beni dövmeyi alışkanlık haline getirdiler”
“İyi ama niye yapıyorsun böyle?”
“Bütün bunları yapan aslında şeytan olmalı bir takım şeyler yapma isteği geliyor içimden ve yapıyorum bu hafta Nega’nın çitini ateşe verdim.
Nasıl başlasam cümlelere bilemiyorum açıkçası. 14 yaşında annesiz kalışından mı bahsetsem yoksa ona olan özleminden şair oluşundan mı?
Birçok dizesinde oturup dinlendiğim, üzüldüğüm bazen de ağladığım anılarla dolu şiir kitapları. Ben bu incelemeyi diğer iki kitabını da dahil ederek yazmak istedim. Çünkü hepsi öyle bir bütün ki ayırmak yanlış
Yorgunsun… Bu dünyaya hiç de haberin olmadan geldin yıllar, yıllar önce. Bir ailenin en küçük üyesiydin o zamanlar. El bebek gül bebek büyütüldün. Ağladığın da oldu elbet, karnın acıktığında ya da altına yaptığında.. Herkes seni susturmak için pervane oluyordu etrafında, yüzünü güldürmek için yapmadıkları şebeklik kalmıyordu. Pek tabii üzüldüğün
HAYATIN ÇIĞLIKLARI
Doktorun odasından çıktığımda moralim oldukça bozuktu. Kolesterolüm yüksekmiş. Diyet yapmalıymışım. Elimde yememem gerekenlerin listesi ve reçeteyle yürürken hayatımda hiçbir zaman diyet yapmadığımı düşündüm. Dahası, şimdiye kadar bana dayatılan hiçbir yasağa gönül rızasıyla boyun bile eğmemiştim. İçimdeki asi ruh burada da
Merhabalar,
Çok geç tanıştığım -daha doğrusu okumaya başladığım- bir yazarla karşınızdayım. O kadar duymamıza rağmen hep ertelediğimiz bir kitap, çoğumuzun.
Eğer bir şair tüm şiirlerinde acı dolu dizeler döktürüyorsa yaşanmışlıkları çoktur.
Didem Madak da öyle, yazarın alıntılarını gördüğümde istemsizce boğazım düğümleniyor. Ne yaşamış bu şair de
Kahvaltı yapıyorum babam aradı, bu sabah annenle konuştun mu hiç, arıyorum açmıyor dedi. Bi gerildim ilk önce. Telefonu kapadım birlikte kaldığı arkadaşlarını aradım, birisinin telefonu kapalı diğeri çalıyor ama açmıyor. Eşimi aradım hemen eve dön annemden haber alamıyoruz dedim.Daha sonra güvenliği aradık gidip bakar mısınız diye. Kapıya vuruyor tık yok. İşte diyorum gerekirse kır o kapıyı ama aç. Benim yetkim yok öyle bir şeye diyor. Bir şeyler oluyor ama düşündüğüm tek şey annemin sağ salim yaşıyor olması umudu. Kalbimin sesi kulaklarımda güm güm. Babam yola çıkmış yanına gidiyor. Ve kendisi ağlarken bana neden ağlıyorsun diyor. Ağladığımı bile farketmiyorum. Çökmüşüm yatağın kenarına dünya başımda dönüyor, her an üzerime yıkıldı yıkılacak.
Kaybetme korkusuna ve çaresizlik. Bu duyguyu ikinci kez yaşıyorum. İlkinde daha çocuk sayılacak yaştaydım. Geç kalınmış olmanın acısı hala daha içimde kor gibi.
Çok şükür bu kez sonu kötü bitmedi. Durumu iyi gece geç saatte uyudukları için uyanamamışlar.
Bu sayede yılın son kazığını yediğimi düşünüyorum.
Şimdi kalkın ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Özlediğiniz birileri varsa arayın sesini işitin. İnsanı multu kılan yine insandır derdi babam. Sizleri mutlu kılan insanlarla birlikte nice güzel senelere 🌹