Yazar Gay L. Gullickson Komün'ün Asi Kadınları isimli kitabında, Fransız tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olan Komün sırasında yaşananları ve Komün'ün toplum üzerimdeki etkilerini sürükleyici bir dille ele alıyor.
Devrimden bu yana çok sayıda yazar ve sanatçı tarafından toplumsal cinsiyet temelli çalışmalar üretiliyor. Paris Komünü sırasında (18 Mart-28 Mayıs 1871 önemli roller üstlenenlerin arasında kadınlar da bulunuyor. Kitapta dönemin medyası aracılığıyla yaşanan sınıf savaşı ve Paris'in özerkliği sırasında kadınlar için, "Zorba" ve "Devrime yön veren en belirleyici grup algısı yaratıldığı ifade ediliyor. Medya kadınlari âdeta bir canavar gibi resmediyor. Gullickson, benzeri meseleler üzerinden Komün döneminde rollerin daha net anlaşılmasına yardımcı oluyor.
"Neden Fransız tarihi okumalarım arasına bu kitabı eklemeliyim?" diye soranlara kısaca cevap vermek istiyorum.
-Yazar, hem Komün hem muhafazakârların görüşlere yer vererek dönemi daha net anlamamıza yardımcı oluyor.
-Üç ay süren ve kanlı bir şekilde bastırılan bu dönemin önemli kadın figürleri üzerine - görseller ile zenginleştirilerek- faydalı analizler ve betimlemeler sunuyor.
-Dönemin Fransa'sında kadının yerini anlamlandırabilmemizi sağlıyor.
SENECA bu kitabında Stoacılık düşüncesini mutlu ve sadece saçlarınmızı ağartmadıığımız yıllara nasıl nüfuz ettireceğimizi bizimle paylaşmıştır. Stoaccılık bildiğimiz gibi kişinin kendi doğasıyla uyumlu yaşamasını öğütler. Seneca da bu düşüncenin daimi savunucularından biridir. Seneca çoğu zaman etrafından veya halktan paylaştığı bu düşünceleri
Şeyhülislam, ulemanın başı sayılırdı. Padişah iradesiyle atanırdı. 16. yüzyıla kadar, bilgisiyle kendini göstermiş müderrisler arasından seçilirdi. Görevi, şeriat alanına giren her türlü sorun hakkında, genel kabul gören uzmanların kitaplarına dayanarak fetva çıkarmak, yani yazılı yanıtlar vermekti. Fetva bir sorunu kesin biçimde çözümlemiş olmalıydı. Bu görev karşılığında, ilke olarak, herhangi bir ücret alamazdı. Dini yetkisi kabul edilmiş herhangi biri, fetva çıkarabilirdi, impara torluğun önemli tüm kasaba ve kentlerinde fetva verme yetkisi olan bir müftü bulunurdu. Bunlar, şeyhülislamın buyruğu altında ayn bir sınıf ulema oluştururdu.
Batılı gözlemciler, şeyhülislamın önemini belirtme amacıyla onu papaya benzetmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet'in kanunnamesi şeyhülislamı, vezir-i azamla aynı mertebeye koymuştur. Teşrifat kuralları da, kendisine büyük saygı gösterilmesini gerektiren biçimde düzenlenmiştir. Şeyhülislamların azledilmesi, 16. yüz yılın ikinci yarısına dek adetten değildi. Onlar da, şeriat temsilcileri olarak siyasi güçten bağımsız hareket etmeye çalışırlardı. Şeyhülislamın etkisi 16. yüzyıl boyunca şeriatın devlet işlerinde giderek hakim bir konuma çıkmasıyla artmış, ancak aynı oranda politik güce bağımlı bir hale gelmiştir. Ebussu'ud'un müftülü ğünde Şeyhülislam, politik güce sıkı sıkıya bağlı bir yürütme kurumu olan kadılıkların denetimini ele geçirmekle yeni bir etkinliğe erişmiştir. Bu dönemden başlayarak, günde kırk akçeden fazla kazanan kadılarla mollalık düzeyindeki kadıları atama yetkisi, kazaskerlerden şeyhülislamlara geçmişti.
Geçenlerde Diyanet görevlisi bir hocamız sohbet esnasında şöyle bir anısını anlattı:
"Dine mesafeli olan, inançla ilgili farklı sorular soran ve bir türlü ikna olmayan bir öğrencim vardı. Ben elimden geldiğince onun şüphelerini gidermek üzere ilmî cevaplar vermeye çalışıyordum. Sonra bir hayır kermesinde kendisine görev verdim. O kermeste
Disiplin Denetim Komisyonları sistemi, Çin Komünist Partisi örgütlenmesinde Organizasyon Departmanları gibi çok önemli bir yer tutuyor. Organizasyon Departmanları, Parti ve devlet örgütlerinde nitelikli yönetici kadrolar oluşturmak; Disiplin Denetim Komisyonları ise, bu kadroların davranışlarının Parti kural, ilke ve hedeflerine uyumunu sağlamakla görevli bulunuyor. Bu bağlamda yolsuzlukların önlenmesi, saptanması ve cezalandırılmasının sağlanması bu komis- yonların görevlerinin başında geliyor. Anayasaya göre yolsuzluklar dahil kanunlara göre suç olan her türlü davranışın soruşturulması, Savcılar Yüksek Kurulu (Supreme People's Procuratorate) liderliğindeki savcılık kurumunun yetkisinde bulunuyor. Ancak uygulamada, Parti üyelerinin görevleri ile ilgili uygunsuz davranışlar Disiplin Denetim Komisyonları tarafından soruşturuluyor. Bu komisyonların suçlu bulduğu Parti üyeleri uyarı, rütbe indirimi, görevden alma gibi cezalara çarptırılabiliyor veya komisyonun kararına bağlı olarak Parti'den çıkartılarak haklarında hukuki sürecin yürütülmesi için savcılık kurumuna devredilebiliyorlar. Kısacası bu komisyonlar, Parti içi yargı organı işlevi görüyorlar
Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.
Proletarya, esas olarak sanayi işçilerine ve ikincil olarak da diğer ücretlilere atfen kullanılır. Proletarya, herhangi bir üretim aracından mahrum bırakılan ve emek gücünü üretim araçlarının sahibi olan kapitalistlere satmak zorunda olan bir sınıftır. Kapitalist işverenle- rin kendilerine ayırdığı artı-değerden çok daha küçük, az bir geçim ücreti
Farabi'nin "Medinetül Fazıla" Eseri: İdeal Toplumun Arayışı
Giriş:
Farabi'nin "Medinetül Fazıla" eseri, İslam düşünce geleneğinde önemli bir yere sahiptir. Bu eser, Farabi'nin politik felsefesini ve ideal toplum modelini açıklamaktadır. "Medinetül Fazıla," yalnızca bir siyaset teorisi değil, aynı