Bir Tibet metninde, "Vatan, çölde bir konaklama yeridir sadece," denir. Ben o kadar uzağa gitme yeceğim: Çocukluğumun manzarası için dünyanın bütün manza ralarını verirdim. Ayrıca eklemem gerekir ki, çocukluğumu bir cennete dönüştürüyorsam, bunun tek sorumlusu hafızamın sa katlıkları ve gözbağcılığıdır. Kökenimiz hepimizin peşinde; be nimkinin bende uyandırdığı hisler, tercümesini ille de olumsuz terimlerde; kendini cezalandırmanın, üstlenilmiş ve açığa vurul muş aşağılanmanın, felakete rıza göstermenin dilinde buluyor. Böyle bir vatanseverlik psikiyatrinin alanına mı girer? Kabul ediyorum, fakat başka bir türünü de düşünemiyorum ve alınya zılarımız göz önünde tutulursa-niçin sizden saklayayım?-bana tek makulü gibi görünüyor.
'POPÜLER GERİLİM'
Aynı konuya, Göksel Aymaz'ın yaklaşımı ise şöyledir: "Şiirleri yıllarca yasaklanmış komünist bir vatan haini idi Nâzım. Şimdiyse bir playboy! Medyanın diline düşenin hali budur işte. Onun doğal refleksi bu; ille sansasyonel olacak. O nedenle, örneğin cebinden dökülen bozuk paralar gibi ülkeler
Bir toprağın yurt olması, vatan olması için oranın ruhunu, duygusunu, ille de sevinçlerini, acılarını, rengini, kokusunu içinde hissetmek gerektiğıni bilmiyordum.
kurtulmak güzel şeymiş be yahu
hastalıktan kurtulmak
borçluluktan kurtulmak
iflah etmez bir sevdadan kurtulmak
baş belası bir kadından kurtulmak
ve ille de kölelikten
ille de yabancısından
güzel şeymiş kurtulmak be!
...
kurtulmak güzel şeymiş be yahu
hastalıktan kurtulmak
borçluluktan kurtulmak
iflâh etmez bir sevdadan kurtulmak
başbelâsı bir kadından kurtulmak
namussuz bir işverenden kurtulmak
ve ille de kölelikten
ille de yabancısından
güzel şeymiş kurtulmak be!
...
"Bugünkü itibarlı kişiler gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmak, han, apartıman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda, kendimiz için bir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik.
Ne af edilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar 'Görüyor musunuz şu haini! İlle de· namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor...'
Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"