"İstediğiniz kadar çok i̇lim öğreniniz, amelsiz ilmin hiçbir değeri yoktur. Sefihlerin işi rivâyet, hakikî âlimlerin hâli riâyettir."
Süfyan Sevrî (ra)
(
Azmin, kararlılığın, adanmışlığın ve başarının anlatıldığı gerçek bir hikaye. Böylesi insanlara hayranlık duyuyor ve kendi eksikliğimin derinliğini birkez daha anlıyorum.
Bir kütüphane görevlisi düşünün kitap okumaya gelen kimse olmayınca kitabı okuruna eşek sırtında köy köy dolaşarak taşıyor. Çünkü insana hizmet etmeyenin insan nazarında değeri
Eskileri ele alalım, Yunan'ı, Hint'i, benden önceki Müslümanları ele alalım; hepsi de bu dallarda bol bol eser yazmış. Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Alimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum. Beni ilim âleminde asıl büyüleyen ne, biliyor musun? En yüce şiiri orada bulmam: Matematikte, sayıların o baş döndürücü sarhoşluğunu; astronomide kâinatın muammayı andıran mırıltısını... Ama Allah aşkına bana hakikat lafı etmeyin!
İlim tahsilinde sistem ve nizam eksikliği olan bu kişilerden bazıları, cehli mürekkep bataklığına düşmüştür. Bu yüzden kendilerini yetkin bir entelektüel olarak görüp anlamadığı konulara dalarlar. Tabii kendisi filozofları, alimleri, mütefekkir ve romancıları okudu ya(!), onların uzmanlık alanlarına, eleştiri, itiraz ve düzeltme yoluyla müdahale etmesine ne mâni vardır(!). Zaten sosyal medya sayesinde herkes entelektüel birikimini yaymak için kendisine bir minber edinebilir. Hatta alanın en uzman kişilerinin dahi bulamadığı takipçilere ve destekçilere de sahip olacaktır İşte ilmin izzeti ve değeri bu şekilde düşürülüyor.
— Eskileri ele alalım, Yunan'ı, Hint'i, benden önceki Müslümanları ele alalım; hepsi de bu dallarda bol bol eser yazmış. Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Âlimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kurumlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum. Beni ilim âleminde asıl büyüleyen ne, biliyor musun? En yüce şiiri orada bulmam: Matematikte, sayıların o baş döndürücü sarhoşluğunu; astronomide kâinatın muammayı andıran mırıltısını... (...)
Sayfa 42 - Yapı Kredi Yayınları, 65. Baskı. Çev: Ali BerktayKitabı okudu
Şeyma Betül Hoca kitabın ortasından konuşmuş.
Kamuoyuna mal olmuş, gençleri zehirleyen önceden bizden gibi görünen insanları konuşmak gıybet olmaz zira fasığın gıybeti olmaz. Amacım asla hedef göstermek değil, imano muhafaza edebilmek.
O yüzden bunları var eden şeyin takipçi olduğunu varsayarsak bitirip kuyruklarını sıkıştıracak şeyin de takipten çıkmak olduğunu anlarız. Ben hiç takip etmedim, haz da etmedim. Varsa aranızda takip eden takdiri kendilerine bırakıyorum.
Yaptıklarını nefsimize yenik düştük; makam, para, şöhret bizi aldattı ama elimizde değil bulaşıyoruz deseler inanın hiç sorun yok. Ama arkadaşlar İslam’ın tüm şiarlarıyla oynayıp bunu da normal gibi dayatıyorlar. Şeriat kapısını geçmeden hiçbir amelin de ilmin de değeri yok. Ve burada bir şeriatsizlik var. Önceden elif gibi dimdik durmayı öğreten arkadaş, şimdi deyyusluğu öğretiyor.
Daha önce de paylaşmıştım polisi yaralayan bir fenomen kadını. Arkadaşlar sosyal medyada insanların sizlere mutluluk sattığına bakmayın. Bunların hepsi yaşadıkları buhranlardan. Kendinizi de kullandırtmayın.
Çarşaflı-feraceli çoğu profilleri hatırlayın bakalım!
Önce arkaları dönüktü, sonra yüz flu idi, sonra yüzün yarısı idi, sonra tamamı, sonra renkli şal… diye giderek en sonunda tesettürden çıkıldı. Maalesef çığ gibidir bu iş.
Hubb-u cah, tevehhüm-ü nas sıkıntılı işler.
Rabb’im neslimizi ve çevremizi bu tür fitnelerden korusun.
Mezhep imamimiz, ilmiyle ,pratik zekasıyla azmiyle, Allah'a Kur'an ve sünnete bağlılığı ile kendisine bir kez daha hayran bırakan ilmin incilerinden bir inci İmam -ı Azam. Gec tanıdığım için çok pişmanım ama yine de tanıma anlama gibi bir nimeti nasip etti Rabbim Elhamdülillah. Kendisiyle ilgili okuduğum her kitapta hayranlığım hayretim artiyor. Dilerim layıkıyla anlaşılır ve hakettiği değeri görür canim Ebu Hanife ra. . Tavsiyemizdir okuyun, tanıyın
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,