İnanmanın Diyalektiği
Dine Allah'ın emri olduğu için ve sırf bunu niçin inanmak asal bir usul meselesidir. Bu yüzdendir ki, akla, mantığa yahut hikmete ve felsefeye uygundur diye dine inanmak küfür sayılmıştır. Dinin hükümlerine (yani Allah'ın hükümlerine) hiçbir sebeple mukayyet olmadan inanmak, inanmayı kendi hakikati içinde yakalamak ve öylece saklamak anlamına gelir.
İnanmanın Diyalektiği
Niçin domuz eti yemiyorsunuz? Haram olduğu için mi yoksa domuz etinden hoşlanmadığınız veya onu sağlığınıza zararlı saydığınız için mi? Yoksa bizim topluluğumuzda şu veya bu sebeple domuz eti yemek geleneklerimiz arasında yer almadığı için mi?
Reklam
İnanmanın Diyalektiği
Batı dünyasında bu konuda en tutarlı ve doğru yaklaşım içinde olanlardan biri Dostoyevski’dir; o da kendini Batılı saymaz. Şöyle bir sözü var: ‘’Hz. İsa’nın batıl olduğu matematiksel bir kesinlikle ispat edilse, ben gene de onun yanında yer alırdım.’’
168 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER 1940'ta Maraş'ta doğan Özdenören ilk ve orta oğretimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamlamış ve İstanbul hukuk fakültesi ile aynı üniversitenin gazetecilik enstitüsünden mezun olmuştur. Devlet Planlama Teşkilatında uzman olarak çalışan Özdenören bir süreliğine araştırma
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
Müslümanca Düşünme Üzerine DenemelerRasim Özdenören · İz Yayınları · 20208,7bin okunma
İnanmanın Diyalektiği
... Batı dünyasında bu konuda en tutarlı ve doğru yaklaşım içinde olanlardan biri Dostoyevski'dir; o da kendini Batılı saymaz. Şöyle bir sözü var: "Hz. İsa'nın bâtıl olduğu matematik bir kesinlikle ispat edilse, ben gene de onun yanında yer alırdım." Dine Allah'ın emri olduğu için ve salt bunun için inanmak asal bir usûl meselesidir. Bu nedenle akla, mantığa yahut hikmete ve felsefeye uygundur diye dine inanmak küfür sayılmıştır. Dinin hükümlerine (yani Allah'ın hükümlerine) hiçbir sebeple mukayyet olmadan inanmak, inanmayı kendi hakikati içinde yakalamak ve öylece saklamak anlamına gelir.
Sayfa 50
Freud'un, hayaletlere inanmanın, yaşayanların ölüler hakkında besledikleri kötücül düşüncelerden, geçmişteki öldürme arzularının hatırlanmasından kaynaklandığına ilişkin kuramı meselenin yalnızca bir yanını göstermektedir. Ölülere duyulan nefret suçluluk duygusu kadar kıskançlıktan da kaynaklanır. Arkada kalan kişi terk edilmişlik duygusuna kapılır ve çektiği acıların suçunu, o acılara yol açan ölüye yükler. Ölümün varoluşun dolaysız bir devamı olarak göründüğü in­sanlık evrelerinde de, ölümdeki terk etme zorunlu olarak ihanet etkisi yaratır; hatta aydınlanmış evrede bile bu eski inanç tamamen yok ol­mamıştır. Ölümü mutlak hiçlik olarak düşünmek bilinç için uygun değildir, çünkü mutlak hiçlik düşünülecek bir şey değildir. Sonra bir de yaşamın yükü arkada kalanların üzerine çöktüğünde, ölenin duru­mu pekala yeğlenebilir bir hal olarak gözükür.
Sayfa 282Kitabı okudu
Reklam
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.