Cavidan, yorgan yapardı. Atlas yorganlar... Nasıl tutkuyla dikerdi o atlas yorganları! Ortaklaştığı ilham perisiyle birlikte, yorganın üzerine önce tebeşirle desen çizerdi. Sonra ince uçlu iğnelerle o desenin üzerinden geçerdi. Nakış ortaya çıktıkça yorgan dile gelirdi sanki. O ara bulurdu isimlerini. 'Hah! Bu da aktı!' derdi; içine konuveren isim kadar, kondurana şükreder gibi gülümser, birbirine benzeyen o büyülü anlarda, yorganlarının isimlerini üflerdi iğne deliklerinden: Kahkaha Pembesi, İlk Aşk Mavisi, Vuslat Yeşili, Naz Moru, Ayrılık Sarısı, Oynak Beyaz, Yanardöner Gri, Anasının Gözü Turuncu..."