Çoğumuz ezbere biliriz Fuzûlî'nin o ünlü beytini; ve ünlü olmayı hak edecek kadar da güzeldir:
Bende Mecnûn'dan fü'zûn âşıklık istidadı var
Aşık-ı sâdık benim Mecnûn'un ancak adı var.
Edebiyatta bu tür beyitler için "berceste (zekâ sıçraması ile söylenebilen seçkin, lâtif, ince anlamlı, kolayca hatıra gelen, velhasıl yapı ve anlam bakımından ustaca söylenmiş) beyit" denir. Ancak bu beytin berceste olmaktan öte bir de sehl-i mümtenî özelliği vardır. Yani ki, söylemesi kolaymış gibi görünür de söylemeye kalkınca bir türlü iki dize bir araya getirilemez. Sehl-i mümtenî söylemek, ancak duymak, hissetmek, yaşamak, belki yüreğini kanatmakla mümkündür. Şair kendisini lirizmin o kadar derinlerinde hisseder ki, söylediği şiirden öte bir ulvî ilham olup çıkar karşımıza.
Yukarıdaki beyitte şair, yalın bir anlatım ile, "Bende Mec-nun'dan daha fazla âşıklık yeteneği var.
Gerçek âşık benim; Mecnun'un ise adı çıkmış!" demektedir. Ancak bu anlam için seçtiği kelimelere bakıldığında şairin, derinlikli bir âşık, lirizmin sınırlarını zorlayan bir düşünce adamı olduğu görülür.