Kalp kazanırken cümle kaybetti. Kalp kendini tuttukça cümle kendini ele verdi. Kelâm yitirmekten kalp bulmaktan geldi. Cümle, güzellikle muhabbeti kelâm suretinde oyalarken kalp çoktan seferdeydi...
İki mavi arasında aşkı okuyacağınız satırlar sizi bekliyor. Yaşanması mümkünken yaşanmayan her aşk gün gelir bizden bunun hesabını sorar diye ekliyor yazar kitap akıp giderken. Tertemiz saf bir aşk ancak bu kadar güzel ve içten anlatilabilirdi. Size sürekli ikinizi anlatan birisi olmalı hayatınızda okurken bunu hissetmeniz kaçınılmaz olacaktır cümle içinde. Hiç aşık olmamış olabilirsiniz ama aşk acısının ne olduğunu okurken çok defa hissedeceksiniz. Yazarın da dediği gibi. ''Hayat, herkese farklı hikayelerin sunulduğu bir yer.'' Umut dolu kitaplara, keyifli okumalar...
Kendi adımıza düşünemediğimizde ve otoriteyi sorgulamaktan kaçındığımızda devleti yönetenlerin ellerinde oyun hamuruna döneriz. Ancak vatandaşlar eğitimli olduklarında ve kendi fikirlerini üretebildiklerinde, devleti yönetenler bizim için çalışır...
Geç gelen bir inceleme oldu ancak bunu yazmazsam rahat edemeyecektim. Malum içinde bulunduğumuz
Bulgarlar, aldıkları birçok yerlerde Bulgar asıllı Müslüman Türkleri (Pomakları) din değiştirmeye zorluyorlardı. Bu sadece cami minarelerini yıkarak çan kulesi ekleyip, kiliseye dönüştürmek demek değildi. Din değiştiren bir Müslüman ailesinden kalan mirası alamamaktaydı. Ayrıca vaftiz edilmekse sonsuza dek lanetlenmeyi kabul etmek demekti. Hıristiyanlığı kabul etmemekte direnenlerin tırnakları, dişlerini sökmüşler, ağız ve burunlarını kesip, akıl almaz işkencelerle öldürmüşlerdi. Bulgar papazlardan oluşan ekipler Müslüman köylerine gidiyor, insanları sıraya soktuktan sonra onlara Bulgar isimleri veriyor, her bir Müslümanın alnına kutsal suyu sürüp vaftiz ettikten sonra ise, elindeki domuz etinden yapılma sucuktan yemeye zorluyorlardı. Sonra bu kişi ‘Hıristiyan olmuştur’, diye verilen vaftiz belgesiyle merasim sona eriyordu. Bundan sonra erkeklerin fes giymesi, kadınların tesettürü yasaklanıyordu. Nerede fesli biri yakalanırsa, fesine haç resmi çizilerek taciz edilip, şapka giymeye zorlanıyorlardı.
İslam ahaliden kiliseye dönüştürülen camiilerde her Pazar Hıristiyan ayinleri olur, bunlara gitmezler ise her seferde 15 altın lira para cezasına çarptırılmakla, bu hususta ısrar edenler gizlice idam edilmekteydiler.”