İnsanın kendi hırsları ve kibri karşısındaki anlaşılamaz eriyişini kaleme dökmüş Stefan Zweig.
Her insan ölüyor aslında kibri, açgözlülüğü, doyumsuzluğu karşısında. Hayatını sürekli başka hayatlarla ya da eski hayatıyla kıyaslamaktan yetişemiyor şuanki zamana. Madame de Prie ise bunun bir kurbanı.
Fransız iktidarında önemli bir yere sahip olan Madame de Prie, kralın gözünden düşmesiyle Normandiya isimli bir yere sürülür. Tüm o insanların gözdesi olan Prie, bir anlık çöküşten fazlasıyla etkilenir. Eski şatafatının kalmadığını anladıkça çöker. Daha fazla katlanamayacağını anlayınca ölümünün arkasından iz bırakması için çabalar verse de yaptığı planlar çok işe yaramaz.
Kitabın ilk yarısında çok fazla sürükleyicilik bulamasam da diğer yarısında beklemediğim bir akıcılık buldum diyebilirim.
Kitabın vermek istediği mesaj birçok kişiye göre değişebilse de benim en çok gözüme çarpan, insanların, hayatlarındaki düşüşlere uyum sağlayamadığı oldu. Bir insanın başarısızken başarılı olmaya kolayca alışabileceğini fakat başarılıyken başarısız olmayı kaldıramayacağını bu kitapta bir kez daha anlamış oldum.
İnsanın çöküş psikolojisi hakkında bir kitap okumak istiyorsanız, tek oturuşta bitirebileceğiniz güzel bir kitap.