Dünyada acıyla tanışmamış bir insan yok. Çünkü acı insanı yaşamın içinde harekete geçiren ve deneyime davet eden şey.
"Şu anda hangi parçayı çalıyorlar?" diye sordum. "Debussy' nin La Mer adlı parçası. Beğendin mi?" "Onun yanına yerleştim. Bu tür müzik hakkında fazla bir şey bilmiyorum. Biraz düşünmem gerek." "Düşünme," diye fısıldadı." Hisset. Anlamaya çalışmadan, müziğin senin üzerine bir deniz gibi yayılmasına izin ver."
Sayfa 107
Reklam
Hiçliği deniz sayesinde öğrenmek: “Anlaşılmaz Deniz’in çalkantısı ve karmaşası içinde tepetaklak olup sürüklenen, Girdap’ın şıpırtılarında kaybolan ölümlü insan, olanca ağırlığıyla, tutunabileceği bir şey arar.” “Etrafında sağlam bir şey yok, kaosun ortasındayım, Ölüm’ün içinde kayboldum… İlişkiselliğimi yitirdim, kayıtsızlığın ortasında seyehat ediyorum. Derinliğin ve rüzgarın insafına, boşluğun gücüne teslimim.” Claudel
Sayfa 91 - Sel yayınları
Ölüm
Her olayda elimizden geleni yapmalı ve geriye kalan şeyler için sakin kalabilmeliyiz. Deniz yolculuğuna mı çıkıyorum? O halde ne yapmalıyım? Gemiyi, kaptanı, tayfaları, mevsimi, günü, rüzgarı iyi seçmek elimde olan şeyledir. Ancak denize açıldığında büyük bir fırtınaya yakalanırsın, işte bunu hesaplayamazsın. Gemi batıyor mu? Ne yapmalıyım? Elimden geleni yaparım, bağırarak yardım istemem, kendi kendimi yemem. Her doğan canlının ölmesi bir tabiat kanunudur. O halde ben de öleceğim, ölümsüz değilim.
Sayfa 34 - Say Yayınları
“Şiir, insan ruhundan devamlı bir şeyler talep eder,” dediğini de anımsıyorum. Hikmet yaşamının on sekiz yılını hapishanelerde geçirmiş, sayısız işkenceye dayanmıştı. Türk deniz kuvvetlerinde ‘askeri isyana teşvik etmekle’ suçlanan Nâzım Hikmet inanılmaz cezalara çarptırılmıştı. Duruşması bir savaş gemisinde olmuştu. Bana anlatılanlara göre Nâzım önce bitkin düşene kadar güvertede yürütülmüş, sonra da beline kadar ayakyolundaki pisliğin içine sokulmuş. Benim şair dostum pislik kokusundan bayılacak ve aklını yitirecek duruma gelmiş. Fakat son anda kendini toparlamış. Düşünmüş, cellatlar beni bir yerden gözetliyorlar. Çöküp, pisliğin içine devrileceğimi görmek, kötü kaderime sevinmek istiyorlar. İşte o anda gururuyla gücü de geri geliyor. Önce ağırdan, usul usul şarkı söylemeye başlıyor. Sonra sesini yükseltiyor, iyice bağıra bağıra şarkılar söylüyor. O anda aklına gelen, bildiği halk türkülerini, aşk türkülerini, şiirlerini, halkının ezgilerini... İşte böyle yenmişti pislikleri ve acılarını.
Kıssadan hisse: İletişim deniz gibidir. Kişilere göre farklı formüller uygulamak zorundasınız.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.