Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan denen varlık gerçekten de aynı zamanda hem böyle kudretli, erdemli ve olağanüstü, hem de fesat ve aşağılık mıydı? Kimi zaman tüm kötülüklerin tohumu gibi görünürken kimi zaman da asalet ve yüceliğin timsali olabiliyordu.
Sayfa 148 - Can Yayınları, Fotoğraflı KlasiklerKitabı okuyor
İnsan ilişkileri kesin ve güvenilir değildir. Çatışma, her türlü mücadele, kıskançlık, endişe, korku, haz, cinsel ya da başka türlü arkadaşlık, vs. barındırır. Fikirler de oldukça belirsiz ve bulanıktır. Varlık sağlam olduğunu görebildiğim tek şeydir.
Sayfa 107 - OmegaKitabı okuyor
Reklam
İnsan sadece duyularıyla yaşayan bir varlık değildir. ‘Schopenhauer’in dediği gibi, gerçekleşmeyen arzu, acıyı; gerçekleşen arzu, doygunluğu doğurur. Konfor ve bununla ilgili tüketim zihniyeti, her yerde sadece dine değil; herhangi bir değerler sistemine bağlılığı zayıflatır. (belki de koparır). Dipnot: ‘(…) Sen onlara ve atalarına o kadar nimetler verdin ki sonunda seni anmayı unuttular. (…) (Kur’an, 25/18)
Sayfa 138
İnsan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur.
“Başkalarına duyulan sevgi, ölenlere duyulan bağı azaltmamalıydı. Buna evet demenin kendimi kandırmak olduğunu biliyordum. Hayat, canlılara öncelik tanırdı. Ölenlerin görüntüleri,sesleri, kokuları, anıları, izleri ağır ağır silinir giderdi. Acı ama galiba başka yolu da yoktu. İnsan pek de vefalı bir varlık değildi. Önemli olan ölenleri tümüyle unutmamak, ruhlarından bir parçayı benliğinize katarak, onların gönlünüzde yaşadığına kendinizi ikna etmekti.”
Yorumbilimsel
Hans-Georg Gadamer ve Martin Heidegger arasındaki tartışma, özellikle hermeneutik ve ontoloji alanlarındaki felsefi yaklaşımlarında kendini gösterir. Gadamer, Heidegger'in öğrencisi ve takipçisi olarak onun etkisi altında kalmış olsa da, kendi düşünce sistemini geliştirirken bazı noktalarda ondan ayrılmıştır. Bu ayrışma, özellikle anlam ve varlık konularındaki felsefi yaklaşımlarında belirgindir.
Reklam
RafahOnFire
Derler ki, bize ne Derler ki, böyle yapmasalardı Derler ki, şu haklı ama.. Derler ki, biz ne yapabiliriz Derler ki, siz bir avuçsunuz Derler ki, derler ki, Derler ki.. körler kardeşim körler! körlük potolojileri olmuş, herkese salgınlarını enfekte ve enjekte etme peşindeler, kendi gibi olmayanlara tahammülleri yok, hakikati hangi safta olduğuna göre mevzilendirirler, bizi eleştirir hor görürler ama beğenmediklerinin yerine yaptıkları hatta dedikleri diyebilecekleri bir şey  bile yok.. Ama burada coğrafyaların, milletlerin, dinlerin de ötesinde insaniliğe dair ne varsa yok edilmiyor muydu.. Çiğnenen, yakılan, paramparça edilen sadece bebekler babalar anneleri.. canlar iffetler miydi, hayata anlam katan, hayatı katlanır kılan her şey yağmalanmıyor mu? İnsanı, insan kilan ne varsa talan edilmiyor muydu.. Binbir tonluk bombalar sadece düştüğü yeri sadece o anı mı yok ediyor, bu ateşin sana, bana, asyaya, avrupaya; bu güne, yarına geleceğe vahşi bir avazı olmayacak mı ? gergef gibi işlenen bu mevzide her insanın önce kendine sonra tüm insanlık için varlık ve varoloşumuzun kadim mirası adına  bu yağmaya karşı tavrını, duruşunu, safını, mücadelesini ortaya koyması gerekiyor. Hedef gazze değil, hedef sensin, senin  özgürlüğün, senin insani değerlerin, senin aklın ve ruhun İşgal edilen senin geleceğindir..
Zeluman Cehula: İnsan neden Zalim ve cahildir?
İnsanın zalim ve cahil olması negatif değil, pozitif şeylerdir. İnsan etik bir varlık olduğu için zalim olması "adaleti tutturmaya muhtaç” olduğu anlamındadır. Cahil olması ise “öğrenmeye ve genişlemeye muhtaç” olduğu anlamındadır. Yani insanın ahlaki bir varlık olmasını, varoluşu itibariyle açık uçlu olmasını ifade ediyor bu nitelemeler. "Zeluman" çünkü aşar ve taşar. Serbest bırakılmıştır. Sadece aşıp taşabilenler keşif yapabilirler. Kendinden çıkamayan ötekine varamayacağı gibi kendi'ni de bilemez. "Cehula" yani bilmeye muhtaçtır. "İnsan bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir."
Sayfa 55 - Avesta
Kaaf 50/16'da Yüce Allah, insanı Kendisinin yarattığını ve nefsinin ona neleri vesvese verdiğini gayet iyi bildiğini, çünkü insana şah damarından daha yakın olduğunu beyan etmektedir. Demek ki, insana vesvese veren varlık sadece şeytan değildir; insan nefsi de vesvese vermekte ve insanı Hakk'tan uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Hz. Yusuf kıssasında Züleyha'nın itiraf ettiği gibi "kötülük emreden nefis", şeytanın insandaki şubesidir. İnsan, bununla şeytanlaşır, şeytanca işler yapar, azar, sapar ve çevresindekileri saptırmaya çalışır. Mehmet Okuyan
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.