"...hiç de kazanmak zorunda değilsin dostum. Elini uzatıp alacaksın, hepsi bu." diyor Rick. Sahi, isteklerimize ulaşmak bir eli uzatmaya bakıyor, toplumun bir parçası olmama cesaretini gösterdiğimiz anda.
Yavaş anlayanlara kafasına vura vura öğretmek, sırada beklemenize neden olan sizden önce varmışlara birer birer çelme takmak, sahip
Romanın girişinde ’..194x ’lı yıllar….. ‘ vurgusuyla;
Cezayir’in Oran şehrinde farelerin getirdiği salgın hastalık ‘Veba’yı özel bir olay olmaktan çıkararak Evrenselliğe taşır Albert Camus.
Tarih ve yer fark etmez. Nazizmin yayılması, Almanya’nın Fransa işgali, Fransızların Setif ve Guelma katliamında 45 bin Cezayirlinin öldürülmesi gibi..
Merhaba!
Bugün de Albert Camus’nün Düşüş romanıyla geldim. İki sene önce aynı yazarın “Yabancı” isimli kitabını okumuştum ve çok etkilenmiştim. “Düşüş”ü okumak için neden bu kadar bekledim bilmiyorum… Yine bir şaheserdi.
Kitabında Camus, insanların bencilliğinden, çıkarcılığından dem vuruyor. Tek bir insanın ağzından tüm insanlığı döküyor adeta.
Keşke Küçük Prens'le beraber batan güneşi seyredebilsem..
İncelememe başlamadan önce, Küçük Prens'i seslendirdiğim youtube videoma bir göz atmanızı tavsiye ederim >> youtu.be/8ZFihDOHlzo
Küçük Prens'i ilk okuyuşum değil bu, ama ne zaman okusam, içimde bir yerlerde hafiften kaybolmaya başlayan Küçük Prens'in elinden tutmamı ve kaybetmememi sağlar bu kitap.
Kaç kere okursam okuyayım, her
Film alıntıları:Spellbound (Öldüren Hatıralar, 1945)
İyi filmlerin zamana meydan okumak konusunda en az edebiyat kadar, hatta daha fazla yeteneği olduğunu hep düşünmüşümdür. Hitchcock'un Spellbound'u da bu gerçeği yeniden önüme koydu. Hitchcock bu filmde Freud'un Psikanalizi ile bir cinayet vakasının çözümlenişini kendine özgü çekim üslubuyla sunuyor bize.
'Düşlerin yorumu' ile ilgili bölümde