Merhaba değerli okurlar. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için destek ekibi adına bu iletiyi yazma gereği görüyoruz.
Öncelikle belirtelim ki, sıkı okurluk, yeni okurluk kademelendirmeleri sistem tarafından otomatik olarak ayarlanmaktadır. Profilinizde bu ibarelere tıkladığınızda neden sıkı okur olmadığınızı şeffaf bir şekilde
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Tehlikeli Oyunlar'da; "Bütün insanlığı kucaklamak isterken, neredeyse bu dünyanın altında eziliyordum." diyerek umudunu kesmişti insanlardan. Bu, hayatın en yorucu vazgeçişidir.
Vazgeçemem sandığım insanlardan vazgeçtim. Unutamam dediğim şeyleri unuttum. Kaybetmekten korktuğum herkese kapıyı ben açtım. Bir gün bunları yaşayacağımı söyleselerdi inanmazdım. Ama iyi ki olmuş diyorum şimdi. Kimse ne kalbimde ne sırtımda yük değil artık. "Her şeye geçmiş olsun."