Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Serinin ikinci kitabı olan Guguk kuşu kitabının devamı. Konular ve kitaplar birbiriyle çelismiyor. Polisiye severler için çok kolay ve akıcı bir anlatımı var.
Çalıkuşu'na
Çalıkuşu, Gülbeşeker, İpekböceği
Okuduklarımın bir roman olduğunu bilmeme rağmen her ne kadar Feride haklıda olsa da yaptığı şeyden dolayı ona çok kızdım. Çünkü insan ne kadar haklı olsa bile bu kadar değer, sevgi ve emek gördüğü yeri bu kadar kolay silip atmamalı diye düşündüm. Ben olsam ne yapardım dedim kendime ne yapardım bilmem ama bir anda kaçıp gitmeyeceğim kesin diye düşündüm. Feride'nin de sonda pişman olması bana haklı olduğumu gösterdi.
Romanı okurken uzun zaman sonra ilk defa bu kadar akıcı bir kitap okuduğumu farkettim. Bundan dolayı yazarı beğendiğimi söyleyebilirim. Ama okurken ve okumamı bitirdikten sonra hep şu soru kafamda oluştu. Yazara bu hikayeyi yazdıran ne oldu?
Feride karakterini çok sevdiğimi hissettim çünkü kendini sevdirmesin bilen bir karakter inşaa etmiş yazar ve bunda başarılı da olmuş.
Kamran, nedense bana tipik bir erkek gibi hissettirdi.
Kitabın sonunda bir kavuşma olmasaydı. Gerçekten çok sinirlenecektim. Neyseki öyle bir şey olmadı. Bir an acaba mı dedim ama neyseki.
Genel olarak kitaba bir puan verecek olsam 10 üzerinde 6 ve 7 arasında gidip geliyorum. O yüzden 6.5 veriyorum.
Sonunda bitti. Hayatımda okuması en uzun süren kitap oldu. Kuran’ı okumak bile bu kadar sürmemişti. En baştan söylemeliyim ki burada herkesin aksine çok iyi şeyler yazamayacağım.
Konya’da doğup büyümüş olduğum için Mevlana ismine birçok insandan daha fazla aşinayım. Konya’ya gittiğiniz birçok yerde Mevlana sözlerini görürsünüz, Türbe tarafında ve
Öncelikle şunu belirteyim ki, aksiyon severler beğenmeyebilir, yüksek tansiyonda seyreden polisiyelerden değil ama ben bir polisiye sever olarak çok beğendim. Daha ziyade bulmaca çözer gibi okunacak türde, çözmek için sayfaları merakla çevireceksiniz. Dedektif Cormoran Strike ve asistanı Robin kesinlikle seveceğiniz, gözünüzde çok net canlanabilecek, içi dolu karakterler. Ayrıca Robert Galbraith isminin mahlas olduğunu, yazarımızın meşhur Harry Potter’in yazarı J.K. Rowling olduğunu da söyleyeyim. Seriye İpekböceği ile devam ediyorum, edeceğim de ancak 4. ve 5. kitapların fiyatları gerçekten inanılmaz. Rowling’in deşifre olmasıyla mı ilgili bu durum yoksa kitapların 1000 sayfa olmasıyla mı bilemedim.
Ben Çalıkuşu 'nu aşk romanı sanardım.Bunda yapılan dizinin de etkisi büyük . Kitabı okuyunca öyle olmadığını anladım.Roman bana göre güçlü bir kadını anlatıyor.Yaşadığı acılardan dolayı şımarık bir kız çocuğu olmayı seçmiş Feride'den yine yaşadığı acılarından olgun bir insana dönüşen Feride'nin hikayesi.
Feride'nin Anadolu'da karşılaştığı zorluklar,karşı karşıya geldiği durumlar ne kadar tanıdık geliyor.O insanların kafa yapısı ne kadar aynı değil mi günümüzdeki bazı insanlarla.
O hem İpekböceği hem Gülbeşeker .
Aslında bu kitabın bende büyük etki bırakmasının başka bir nedeni daha var .Feride yakınlarını kaybetmiş bir kız ve hâliyle kitapta bu durumu anlatan ifadeler geçiyor.
"Hangi ümide sarılsam elimde kalıyor,neyi seversem ölüyor."
"Siz ,benim ara sıra ölümden bahsetmeme bakmayınız .Ne olursa olsun ,ben ölmekten çok korkarım.Bundan başka çarem kalmadığı hâlde yine cesaret edemiyorum ,Doktor Bey."
Feride'nin diğer bir yarası Kâmran.Aslında Kâmran Feride kadar hiçbir zaman sevmedi bana göre.
"İnsan ,kendini aldatan bir erkeği nasıl sever ?Ben bunu anlamıyorum."
Kâmran 'a dair bu alıntı bence yeterli.Feride Kâmran 'ı o kadar seviyordu ki Yusuf Efendi 'yi göremedi ve sevemedi.Bence Feride'nin sevgisini hak eden biriydi Yusuf Efendi.
Diziden ziyade kitap okunmalı diye düşünüyorum.Unutulmayacak kitaplar arasında bana göre.Tavsiye ederim.
Çalıkuşu
Uzun süredir inceleme yapmıyorum belki vakit bulamadığımdan belki okuduğum kitapların beni böylesine etkisi altına almayışından .
Çalıkuşu… Benim için bir hüznün romanı.Bir çoğumuzun televizyonlardan aşina olduğu bir aşk romanı.Konusuna uzun uzun değinmeyeceğim o yüzden.
Bu romanı anlamak Feride karakterini anlamaktan geçer sanıyorum. Feride uçarı
İsmiyle müsemma bir kitap bu. Baricco sizi bir Fransız kasabası ile Japonya arasında getirip götürürken yumuşacık bir masala sarıp sarmalayacak.
Herve Joncour,Avrupa’daki bir salgın yüzünden taa Japonya’lardan ipekböceği yumurtası getirmek için, bu uzun ve zor yolculuktan daha fazlasını içinde yaşayacağından bihaber, yola koyulur. Orada ipek kralıyla konuşurken onu izleyen bir çift çekik olmayan göz vardır. Başını ipek kralının kucağına koyup uzanmış bu gencecik bedenin hiçbir zaman sesini bile duymayacaktır ama çoktan anaforuna girmiştir bile. Aslında bu anafordayken ilginç bir şekilde karısına sevgisi de azalmaz. Bunun öyle sıradan bir aşk üçgeni olduğunu sanmayın lütfen çünkü Baricco yine çok zarif bir son dokunuşla hikayeyi sıradanlıktan kurtarıyor.
”Mr. Gwyn” kitabının sonundaki incelikli düşünce çok hoşuma gitmişti ve şimdi bu kitaptaki zarif dokunuşuyla yarattığı farklılığın üzerine Baricco artık benim için nahifliğin yazarı olmuştur. Benim nahif olan her şeye zaten zaafım var hele de böyle incelikli farklılıkları içeriyorsa çok daha özel oluyorlar. Çünkü şu hoyrat dünyanın içinde bunları görmek; “var işte her şeye bambaşka bakabilen, güzelliğin, kıymetin, minicik ama ışıl ışıl detaylarda olduğunun farkında olan ruhlar da var” diyebilmek insana çok ama çok iyi geliyor.
Ah Feride… Ah Çalıkuşu, İpekböceği, Gülbeşeker. Hikayen de tıpkı kendin gibi güzel…
Bu kitabı ilk defa yıllar önce lisede okumuştum. O zaman da çok sevdiğimi hatırlıyorum. Ama bu defa tesiri bende bir başka oldu sanki. Belki bunun sebebi kendimi karakterin yerine daha iyi koyabilmemdir. Fakat sebep ne olursa olsun inanılmaz güzel bir deneyimdi. Feride’nin maceralarını, hüzünlerini, gülüşlerini ve kimi zaman yaramazlıklarını bazen gülerek, bazen içim burkularak okudum. Oldukça akıcı olduğunu da söylememe gerek bile yok diye düşünüyorum. Yazarın son derece şahane bir dili var. Asla eskimeyecek güzellikte bir hikaye. Eğer okumadıysanız kesinlikle tavsiyemdir.
İnceleme
Bir şarkı vardı, Hasretinle Yandı Gönlüm...
Bu şarkının sözleri tam da bu kitabın özeti. Eseri, sağlık problemleri, okul, iş derken bir türlü bitirememem sinirimi bozmuş olacak ki pes etmeden oturup başında saatlerce vakit geçirdim. Son sayfasına gelesiye kadar, neden bunca zamandır açıp okumadım diye sordum kendime ve sanırım verebileceğim bir cevabım yok.
Kitabı okurken onlarca duygu değişimi yaşadım. Yeri geldi Feride'nin yaşadıklarını gözümü kapatarak hissetmeye çalıştım ama hiçbir zaman anlayamayacağım duyguların hissi bile beni yeterince hüzünlendirmeye yetecek güçteydi. Feride'nin azmi, sabrı ve umudu her zaman bir çiçek gibi sulanmayı hak edecek türdeydi. Sevginin, sabır ve özlem gerektirdiği, her ne kadar sağlam temellerin üzerine kurulmuş olması gerektiğini bir kere daha Çalıkuşu, İpekböceği ve Gülbeşeker sayesinde anladım...
Kitabın her bir alıntısı altın mahiyetinde olduğu için kendi kendime onları buraya kaydetme gereği duydum...
Yazdığı bu mükemmel kitap doğrultusunda ustalığını ortaya koymuş Reşat Nuri'yi de bir kere daha sevgiyle anıyorum...
Mutlaka okuyun
10/9