Bildiğim kadarıyla biz burada yaşamı hak edip etmediğimizi kendimize hiç sormadık, dedi Kabil. Eğer bunu kendinize sormayı düşünseydiniz, yeryüzünden silinmekte olmazdınız.
Hafıza ve duyular bu kadar belirsiz ve her yöne eğilimli olduğundan, olayların gerçekte yaşandığını ispatlamak için daima belirli bir gerçekliğe-alternatif gerçeklik diyelim- güveniriz. Belli bir şekilde algıladığımız olaylar ne dereceye kadar göründükleri gibidir ve bu olaylar ne dereceye kadar biz onları öyle adlandırdığımız için öyledir bilmek mümkün değildir. Bu nedenle gerçekliğe gerçeklik diyebilmek için başka bir gerçekliğe gereksinim duyarız. Ama bu başka gerçeklik temel olarak üçüncü gerçekliğe ihtiyaç duyar. Bilincimizin sınırları içinde sonsuz bir zincir yaratılır ve gerçekten burada olduğumuz duygusunu veren, var olduğumuzu söyleyen zincir buradan beslenir. Fakat bu zinciri koparacak bir şeyler olur ve zarar görürüz. Gerçek nedir? Zincirin kopan tarafının burasındaki mi? Ya da orada, diğer tarafındaki mi ?