Başlangıçta, epey önceleri ama, onu şu sorun düşündürüyordu: Hemen bütün suçlar nasıl oluyor da böylesine kolay- cacık ortaya çıkıyor ve hemen bütün suçluların izleri böyle sine çabucak bulunabiliyor? Düşündükçe ilginç birtakım sonuçlara vardı: Ona göre bunun başlıca nedeni, suçun gizlen- mesindeki maddi olanaksızlıktan çok, suçlunun kendinde aranmalıydı; hemen her suçlu, suçu işlediği sırada, yani ak- lin, iradenin, dikkatin en yoğun olması gerektiği anda, akıl ve irade yönünden güçsüzlüğe düşüyordu; akıl tutulması ve iradeyi kaybetme tıpkı bir hastalık gibi geliyordu insana, gelişip yayılıyordu ve suçun işlenmesinden az önce en yüksek düzeyine ulaşıyordu, suçun işlendiği sırada ve ondan sonra kişiliklere bağlı olarak bu düzeyini sürdürüyor, sonra da her hastalık gibi etkisini yavaş yavaş yitirip yok oluyordu. Bu noktada ortaya çıkan soru şuydu: Hastalık mı suçu doğruyordu, yoksa suç mu kendi yapısına uygun, hastalığa benzer bir şeyleri geliştiriyordu? Şimdilik bu soruyu çözümleyecek güçte bulmuyordu kendisini Raskolnikov.
Platon
"Platon'a göre insan bedeni üç kısımdan oluşmuştur: Kafa, göğüs ve karnın altı. Bunların her biri ruhsal bir yetiye karşılık gelir. Akıl kafaya, irade göğüse, haz ve arzu ise karnı altına aittir. Ayrıca bu yetilere denk düşen birer ideal ya da erdem söz konusudur. Akıl bilgelik peşinde koşmalı, irade cesaret göstermeli ve arzu da gemlenmelidir ki insan ölçülü olabilsin."
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
"Herkesin yüreğini açıp oraya imanı koymak yerine, herkese doğru yolu bulabileceği bir akıl, irade ve vicdan verdi. Bu altyapının üzerine bir de peygamberler ve vahiyler gönderdi."
Sayfa 156Kitabı okudu
Hiçbir çocuk dışarıdan destek almadan kendi başına Allah'ın kendisine bahşettiği akıl, fikir, irade ile bir şeyler başarabileceğini düşünemiyor bile .Ailesinden ve çevresinden aldığı mesajlarla her şeyin hazırına o kadar alışmış ki kendi içinde var olanı dışarı çıkarma zahmetine katlanmıyor. Çünkü böyle bir şeyin varlığını dahi bilmiyor, hiç görmemiş, hiç öğrenmemiş. İyilik yapıyoruz diye bu gençlere ne kötülük yapılmış bilen bilir ancak.
Beklenti
Broşürü hazırlayanlar, akıl ve mantığı hiçe sayan ve her türlü özgür irade kavramına ters düşen bu fotoğrafların okurları nasıl da oltaya getireceğini; palmiye ağaçlarının, berrak gökyüzünün ve beyaz kumsalın onları nasıl cezbedeceğini ince ince hesaplamışlardı. Yaşamlarındaki her şeye şüpheyle yaklaşan ve her şeyi sorgulayan okurlar bile bu fotoğraflara rastladıklarında bir masumiyet ve iyimserlik hissine kapılıverirdi. Aslında broşürün okurda uyandırdığı özlem şunu gösteriyordu bize: İnsan kimi zaman planlarını (hatta bazen bütün yaşamını) çok basit ve üzerinde hiç düşünülmemiş bir mutluluk imgesinden etkilenerek degiştirebiliyor, tropikal rüzgarda zarafetle salınan bir palmiye ağacının fotoğrafı onu kolayca harekete geçirebiliyor, anlık bir kararla mahvına yol açacak kadar pahalı bir seyahate çıkmaya sevk edebiliyordu. Benim kararım da Barbados adasına gitmek oldu.
Pascal da şöyle der: "Bir asker veya işçi, yapmak zorunda olduğu işten şikâyet ettiğinde, onlara hiçbir şey yapmama görevi verin." Gerçekten de tembel insan bir heautontimoroumenos* ya da kendisinin celladıdır ve akıl ile vücudun mutlak atıllığının, ağır, acı verici bir can sıkıntısına dönüşmesi uzun sürmez. *Yunan oyun yazarı Menander'in (M.Ö. 343- M.Ö. 291). Kendine işkence eden anlamına gelen oyununun ismi.
Sayfa 250
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.