Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar ve insansızlıkları
Etiyopya gibi yoksul ülkelerdeki insanlar açlıktan ölürken Avrupa'da gıda maddelerini okyanusa atiyorlar.Bunun sebebi, çok fazla olduğu için tutmaya devam ederlerse pazarda fiyatının düşecek olması.Fiyatlar yükselmeye devam etmeli.Tek yol ondan kurtulmak.O kadar fazla şey atılıyor ki, bunları okyanusa dökmenin işgücü karşılığı olarak bile yüz bin dolar gerekli. Bu çılgın bir dünyadır.Etiyopya, Avrupa'ya çok yakın, yüz bin dolara tüm gıda Etiyopya'ya ulaşabilirdi.Küçük bir miktar da değil, milyonlarca tonluk yiyecekten bahsediyorum. İnsanlar açlık çekip ülkelerinde yiyecek olmadığı için, sadece bu sebepten dolayı ölüyorken insanların bu kadar insanlıkdışı olabileceğine inanabilir misin? İnsanların içecek suyu yok, susuzluktan ölüyorlar.Sen yiyeceği okyanusa atıyorsun!
Sayfa 152
Hayatın Anlamı
3.Kısım Anlam Tutulması Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim: MASHA: Bir anlam yok mu? TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne? Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı
Reklam
144 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Marquez ve iki arkadaşının 1950'lerde demir perde ülkelerine yaptıkları üç aylık seyahatin gözlemlerinden oluşan bir eser... Üç macera severin Frankfurt'tan yola çıkıp Doğu Almanya'ya geçiş esnasında gümrük kapılarında yaşadığı sıkıntılar, beklemeler, prosedürler... Yaklaşık 800 metrelik tarafsız bölge sonrasında farklı bir dünyaya
Doğu Avrupa'da Yolculuk
Doğu Avrupa'da YolculukGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20161,113 okunma
.... Erdem sinyalciliğinden erdem budalalığına “Sinyalleme” (signalling), evrimsel biyolojide karşımıza çıkan bir kavram. Kuşların eş bulma arayışında sergiledikleri davranışlar bu kavramın güzel bir örneği: Erkek kuş, çekici dansıyla seçilme şansını artırmaya çalışarak dişi kuşa “sinyal” gönderiyor. Bir de son yıllarda karşımıza çıkan “erdem
Siyasi (yasaklar) ve kültürel (dışlanma) boyutlarının dışında Kürt sorununu daha da ağırlaştıran etmen bölge ekonomisidir. Ekonomik gerilik, yani düşük yatırım, düşük verimlilik, geleneksel üretim teknikleri, vasıfsız işgücü, çok azı değerlendirilen doğal kaynaklar ve sanayileşmenin çok düşük düzeyde olması, Türkiye'nin doğusunun, ülkenin geri kalan kısmı ve dünyayla bütünleşmesini engellemiştir. Türkiye'nin genel ekonomik durumu düzeltilirken, yoksul ve ülkenin geri kalanıyla en az bütünleşmiş olan bu sorunlu yörede özel kalkınma planları uygulanmalı ve diğer bölgelerle olan ekonomik eşitsizliği hızla giderilmeliydi. Bu stratejik bakış açısı hemen bütün hükümetlerce ihmal edilmiştir. Sonunda, bölgenin gelişmesi ve zenginleşmesi için esirgenen kaynaklar, buraya güvenliği sağlamak için geri dönmüştür; ama yatırım amacıyla değil asayiş harcamaları olarak. Resmi verilere göre bu yörede terörizm başladığından beri güvenlik nedeniyle 200 milyar ABD doları harcanmıştır. Buna rutin savunma ve askerlik harcamaları olarak 100 milyar daha eklenecek olursa, askeri tabirle, ''yığınakta yapılan hata, cephe savaşında bela olabilir'' görüşü doğrulanmıştır.
Sayfa 249 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Bu arada, orijinal proletaryanın mavi-yakalı erkek işçi­ ler olmadığını not edelim. Eski- çağ toplumlarında bunlar alt sınıftan kadtnlardı. “Proletarya” sözcüğü bize Latince üremenin sonucu olan “çocuk"tan geçmiştir; devlete hiz­ met etmek için rahimlerinden başka sunacak hiçbir şeyle­ ri olmayan çok yoksullar anlamına gelir. İktisadi yaşama hiçbir biçimde katkıda bulunamayacak kadar yoksun ve yoksul olan bu kadınlar işgücü olarak çocuk doğurmak­ taydı. Vücutlarının meyvesinden başka verecek hiçbir şeyleri yoktu. Toplumun onlardan talep ettiği üretim de­ ğil üremeydi. Proletarya, üretim sürecinin içindekilerden değil, dışındakilerin arasından çıkıp hayata başlıyordu. Ancak onların katlanmak zorunda oldukları çalışma ko­ şulları, iri kayaların kırılmasından çok daha açılıydı.
Reklam
David Harvey: Marx’ın, emek-değer teorisini reddi David Harvey, emek-değer teorisinin güncelliği ve Marx'ın teoriye yaklaşımına ilişkin bir makale kaleme aldı. Marx’ın, sermaye birikimi çalışmaları için kurucu bir kavram olarak Ricardo’nun emek-değer teorisini uyarladığına yaygın biçimde inanılmaktadır. Emek–değer teorisi genel olarak
Bir gecelik aşkın, kirli şevhetin, sarhoş sevişmelerine genç kızların rahimlerine bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokonanın kırışık cildine sürülmesini anlamıyorum. Taylandlı sekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki batılı sancıyı anlamıyorum. Ağızlarında Tanrı sözleri, emek sömürüsü, ucuz işgücü avcısı insanların Tanrı’yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum.
Sayfa 21 - Doğan kitap
-------------------------------------------------------------------------------- 80’ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet şiddetinin çizdiği bir dönemdi. bir yandan da, bu toplumun daha az tanışık olduğu bir başka iktidar biçiminin, ilk bakışta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan, yasaklayıcı değil oluşturucu, kışkırtıcı, içerici
Haftanın üç günü, iş dönüşü uğrayıp kuaförden aldığınız karınızın yanında duran, avlanmayı, sürü beklemeyi beceremeyen şu küçük tüylü yaratığı niçin yanınızda tuttuğunuzu anlamıyorum örneğin. Bir gecelik aşkın, kirli şehvetin, sarhoş sevişmelerin genç kızların rahimlerine bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokananın cildine sürülmesini anlamıyorum. Taylandlı sekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki Batılı sancıyı anlamıyorum. Ağızlarında Tanrı sözleri, emek sömürücüsü, ucuz işgücü avcısı insanların Tanrı'yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum.
Sayfa 19 - ProfilKitabı okudu
Reklam
496 syf.
9/10 puan verdi
·
27 günde okudu
"Tarih, kaderden ibaret değildir!"
Kitaba inceleme yazmadan önce epey bir tereddüte düştüm çünkü mecrada gayet iyi incelemeler bulunmakla birlikte bir o kadar da saçma salak kitabın mesajını, türünü anlamadan yazmak için yazılmış ucuz incelemeler vardı ayrıca yazacağım yazı "inceleme" sınırları dışına çıkacaktı (daha eleştirel bir perspektif ile yaklaştım doğru olan da
Ulusların Düşüşü
Ulusların DüşüşüJames A. Robinson · Doğan Kitap Yayınları · 20132,694 okunma
Evet, bazı şeyleri anlayamadığım doğru... Haftanın üç günü, iş dönüşü uğrayıp kuaförden aldığınız karınızın yanında duran, avlanmayı, sürü beklemeyi beceremeyen şu küçük, tüylü yaratığı niçin yanınızda tuttuğunuzu anlamıyorum örneğin. Bir gecelik aşkın, kirli şehvetin, sarhoş sevişmelerin genç kızların rahimlerine bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokonanın kırışık cildine sürülmesini anlamıyorum. Taylandlı sekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki Batılı sancıyı anlamıyorum. Ağızlarında Tanrı sözleri, emek sömürücüsü, ucuz işgücü avcısı insanların Tanrı’yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum. Ve bunları anlamadığım her gün büyük şölene biraz daha yaklaşıyoruz. Apaçiler'in, Güney Afrikalıların, Harlemli zencilerin, Lübnan ve Peru'lu gerillaların katılacağı devrim şölenine.
Bugün artık eşitsizlik hemen her gelişmiş ülkede zirve yapmış durumda. ABD' de zenginle yoksul arasındaki uçu­rum şimdiden antik Roma' da-köle işgücü üstüne kurulu bir ekonomide- olduğundan fazla. 1 2 Avrupa' da da varsıllarla yoksullar arasındaki ayrım giderek büyüyor. 13 Girişimci, siyasetçi ve pop yıldızlar zümresi olan Dünya Ekonomi Fo­rumu bile giderek kızışan bu eşitsizliği küresel ekonomimiz karşısındaki en büyük tehdit olarak tanımlıyor.
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.