Şaban Alıyev
@burcutektasofficial
Selamun Aleyküm
Fersude, kulağa ne kadar değişik, hoş geliyor ve insan merak ediyor demi?
"Dilimize Farsça'dan geçmiş olan fersude `fersuden` fiilinden türetilmiştir. Fersuden; karıştırmak, eskimek ve aşınmak anlamına gelirken, fersude sözcüğü de eski demektir.
Yavuz Sultan Selim'den itibaren, halifeliğin ve buna bağlı olarak kutsal emanetlerin İstanbul'a taşınması sonucunda, gelenek daha sistematik bir ha almıştır. 17. yüzyıl başında, I. Ahmed'in saltanatı zamanında ise "saltana hukukunun bir nişanı" olarak resmî protokole dâhil edilmiştir. Kılıç Kuşanma törenlerinde; padişahların deniz yoluyla Eyüb Sultan'a gidip, karadan Topkapı Sarayı'na dönmeleri ve dönüş yolunda sırasıyla Yavuz, Fatih, Kanuni ve II. Bayezid türbelerinin ziyareti de gelenek halini almıştı.
Kitap 80'li yıllarda geçenleri anlatarak başlıyor. Eser'in küçük yaşta ondan bir kaç yaş büyük birine olan aşkını okuyoruz. Müzeyyen üniversite okumak için İstanbul'a geliyor ve kalmak için tuttuğu evde Eser'in yaşadığı mahalle oluyor. Müzeyyen, Eser'e hep kardeş gözüyle bakıyor ama Eser içten içe ona aşk besliyor. Müzeyyen, Eser'e Fransızca dersleri ve okuması için ona sevdiği kitapları ödünç veriyor. Böyle bir iki sene arkadaşça devam ediyorlar ta ki Müzeyyen'in okulu bitip geri memleketine dönüş yapana kadar
Eser çok üzülüyor buna ve Müzeyyen'e sık sık mektup yazıp yolluyor. İlk başlarda Müzeyyen mektuplara cevap veriyor ama bir süre sonra mektuplara cevap gelmesi kesiliyor. Müzeyyen'in evlendiği haberini alıyor ve buna çok üzülüyor, bir süre sonra da gazatede Müzeyyen'in cinayet haberini alıp yıkılıyor
Müzeyyen den sonra onun gibi seveceği ve hayatını paylaşacağı birini arıyor ama hiç bir şekilde bulamıyor, ta ki kütüphane de karşılaştığı kişiye kadar
Nerede burda ters köşe diyorsanız sıkı tutunun o kısmı anlatmaya başlıyorum
Eser'in hayatına Zeynep adında bir kız giriyor ve kızla kütüphane de tanışıyor. Zeynep, Eser'i ikna edip birlikte bir yolculuğa çıkıyorlar aradan uzun bir süre geçiyor ve sonra da bir olaydan dolayı geri evlerine dönmek zorunda kalıyorlar. Eser eve döndüğünde bazı gerçeklerle karşılaşmak zorunda kalıyor
Zeynep gerçek hayatta var mı? Eylül kim ve Eser'in neyi oluyor? Eser'in bilmediği başka ne sırlar var?
İşte bunların hepsinin cevabı kitapta
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202437 okunma
13 Kasım tasfiyesiyle yurt dışına sürgün edilen Türkeş ve arkadaşlarına dönüş izni çıkmıştı. Türkeş Avrupa'da arkadaşlarıyla, nasıl hareket edeceklerine dair bazı görüşmeler yaptıktan sonra Üsküp ve Selanik üzerinden Türkiye'ye döndü. Numan Esin'le birlikte Kapıkule'den giriş yaptı. Tarih 22 Şubat 1963. Edirne ve aynı gün
Alparslan Türkeş Yurda Dönüyor: 13 Kasım tasfiyesiyle yurt dışına sürgün edilen Türkeş ve arkadaşlarına dönüş izni çıkmıştı. Türkeş Avrupa'da arkadaşlarıyla, nasıl hareket edeceklerine dair bazı görüşmeler yaptıktan sonra Üsküp ve Selanik üzerinden Türkiye'ye döndü. Numan Esin'le birlikte Kapıkule'den giriş yaptı. Tarih 22
SELAAMM
Tarih boyunca hep aynı soruya cevap aranmış: Aşk nedir?
Şimdi sizlere @omerryatbaz'ın kaleminden yarım kalmış bir aşkın hikayesi ile tanıştıracağım.
Bu soru ne zaman aklıma gelse hep aynı yanıtı verdim yıllar içinde "onsuz kalmak". Birşeyin olmaması onu ne kadar değerli kalıyorsa, bir şeyin sürekli yanımızda olmasıda o
İsyana, dolayısıyla da mutlakiyete geri dönüş olasılığına karşı taşranın ilk tepkileri, 14 Nisan'da görüldü. Selanik'te düzenlenen Meşrutiyet yanlısı miting, İstanbul'a Meşrutiyet'i kurtarmaya gitme kararıyla sonuçlandı ve gönüllüler hazırlanmaya başladı. Ertesi gün birçok taşra kentinden İstanbul'a protesto telgrafları
Gülseren Budayıcıoğlu 'dan okuduğum ilk eser oluyor. Açıkçası yazarın eserlerinin bir anda çok popüler olmasından dolayı biraz önyargılıydım ama bu eser önyargılarımı tamamen kırdı diyebilirim. Çok büyük beklentiyle başlamamıştım ancak geçekten bayıldığım bir eser oldu. Bende iz bırakan sayılı kitaplar arasına girdi. Daha önce bu iz bırakan eserler çok çok
İstanbul tarafından görevinden alınmış ve istenmeyen adam ilan edilmiş bir devlet memuru olmak, hiçbir geliri olmaksızın "sine-i millet"e sığınmak demekti. Ayrıca Amasya Tamimi'ne beklediği tepkiyi alamamış ve rotasını Erzurum'a çevirmek zorunda kalmıştı. Geleceği belirsizdi. Bu yüzden, Erzurum'daki havayı anlayıp oradaki