Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Talha bin Amr bize haber verdi ki: Bana İbn Ebi Rabah /şöyle dedi: Ey Talha! Senin ismin ve benim ismim gibi kim bilir ne kadar çok isim vardır?! Kıyamet günü: "Ey falan!" dendiğinde hemen kastedilen kişi kalkar. Başkası kalkmaz. Çünkü kalbine sen olduğuna dair bilgi doğmuştur. Hemen ayağa fırlarsın. Bütün vücudun titrer. Organların çırpınır. Rengin uçar. Korkan, ürken ve titreyen yüreğin göğsüne küt küt vurur. Seni almakla görevli melekleri görünce, seni müthiş bir ıstırap, titreme ve korku tutar. Kullar içerisinde çağrılanın senden başkası olmadığını çok iyi bilirsin. Melekler ellerini sana uzatır, seni kıskıvrak yakalarlar. Sonra uysal hayvanların çekilmesi gibi seni çeker götürürler. Aziz ve Celil olan Allah'a arzedilmek ve O'nun huzurunda durup dikilmek üzere sürükleyerek safların arasından geçirirler. Sen aralarından Rabbine doğru çekilip götürülürken bütün yaratıklar, gözlerini sana dikmişlerdir.
Reklam
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
848 syf.
·
Puan vermedi
"Felsefe, dilin yanlış anlaşılmasının bir yan ürünüdür." Yıllar önce Wittgenstein'dan bu sözü işittiğimde epey etkilenmiş, üzerine düşünmüş ve nihayet diğer her şeyde olduğu gibi kendimce bir anlam yüklemiştim. Hâlâ daha felsefenin tanımını çeşitli kişilerden okurken bu cümleyi hafızamın bir kenarında tutarım. Elbette bunu
Wittgenstein
WittgensteinRay Monk · Kabalcı Yayınevi · 200529 okunma
Aleksandr'ın mistisizme meyilli mizacı, zamanla melankolik nevroza dönüştü. Şiddet kullanarak kazanmak istemediği dün­yevi zaferler yüzünden ıstırap çekiyordu. Kazandığı zaferler arttıkça yaşadığı sıkıntılar da büyüdü. Napolyon'un mağlup edilmesi ve ülkesinin sınırlarının sürekli genişlemesi dahi onu bunaltıyordu. Yakın arkadaşı sinsi
Reklam
Evet... Yalnızlık ve can sıkıntısı korkunç şeyler... Bu noktada gelin bir kez daha Arthur Schopenhauer'a kulak verelim. Schopenhauer, "Okumak, Yazmak ve Yaşamak" adlı eserinde mutluluğun iki temel düşmanı olduğunu dile getiriyor ve bunları "ıstırap" ve "can sıkıntısı" şeklinde kategorize ediyor. Can sıkıntısı, mutluluğun en büyük düşmanıdır, diyor yani.
Savaşın hemen ertesinde verdiği "Varoluşçuluk Bir Hümanizmdir” başlıklı derste Sartre, insan hayatını ıstıraplarla dolu olarak tanımlıyordu. Istırap, yaptığımız her şeyden sorumlu olduğumuzu, bu konuda hiçbir bahanemizin bulunmadığını anlamaktan kaynaklanır. Gelgelelim, ıstırap çok daha kötüdür; çünkü Sartre'a göre hayatımla ilgili ne yaparsam yapayım, bu, başkasının kendi hayatıyla ilgili ne yapması gerektiğine dair bir tür şablon olacaktır. Evlenmeye karar verirsem, herkesin evlenmesini önermiş olurum; tembel olmaya karar verirsem, insan varoluşuna ilişkin tasavvurum doğrultusunda herkes böyle olmalıdır. Hayatımda yaptığım seçimlerle, bir insanın nasıl olması gerektiğine dair düşüncelerimin tablosunu çizerim. Eğer bunu içtenlikle yapıyorsam, muazzam bir sorumluluktur bu.
128 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.