Yazımı on iki yılda, yayımlanması yazımından yirmi altı yıl sonra olan bir şaheser.
Zekice kurgulanmış, ilgi uyandıran, toplum eleştirisi, öykü içinde öykü, merak, heyecanla okunan satırlar, lezzetli bir anlatım dili, hikayeler arasında harika geçişler, tarihsel dönem olaylarına atıflar derken tam bir şölen içinde buluyorsunuz kendinizi.
Moskova ve Kudüs' te ayrı ayrı başlayan olay ve örgüler sonradan birleşen ayrı bir öyküyü oluşturuyor. Tüm bunların yanında fantastik kahramanlar, kara mizah karşılıyor bizleri.
Bulgakov bize; ''İzle beni, okur!'' diyor ve büyüsüne kapılıp gidiyorsunuz kurgu dehasının. Gerçekten de okuyor mu yoksa Bulgakov' un seslenişiyle gerçeküstü olayları okurken izliyor muyuz. Keyif dolu, gerçeküstü, şaşırtıcı...