Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Martin'in basit bir denizciden yokluklar içindenden geçerek saygın bir yazara dönüşmesini okuyorsunuz. Ancak gördüğünüz tek değişim Martin'in değişimi değil onun gözünden insanların ve dünyanın komple bir değişimini görüyorsunuz. Onun kültür seviyesi artıkça kültürlü gözüken zenginlerin aslında göründükleri kadar üst düzey insanlar olmadıklarını, bir zamanlar hayran olduğu şeylerin aslında çok basit ve hiç de hayran olunası şeyler olmadığını siz de onunla beraber görüyorsunuz. Belki de en acısı da cahilliğin mutluluk olduğunu en derinden hissediyorsunuz. Martin'in bilgiye ulaştıkça artan sıkıntılarını ve bunalımı siz de en az onun kadar çok hissediyorsunuz. Çok da ince olmamasına rağmen bir solukta okunabilecek oldukça akıcı ve kesinlikle ama kesinlikle okunması gereken bir başyapıt.
Daha önce #jacklondon dan #vahşetinçağrısı kitabını okumuştum. Devamın da #beyazdiş kitabını okumam önerildi. Ben de #okudumgeldim
Kitapta, bir kurt ile bir köpeğin kanını taşıyan, kız ve erkek kardeşlerinden farklı doğan, boz yavrunun hayat mücadelesini okuyorsunuz.
Beyaz Dîş; yarı kurt, yarı köpek yırtıcı bir hayvan. Bir yanı evcilleşmeye müsait, bir yanı vahşi doğaya alışkın. Okurken bıçağın iki yüzünün nasıl yansıtıldığını görebiliyorsunuz. Hayatta kalmak ve yaşamını devam ettirmek adına Tanrı dediği kişiler (insan) tarafından ne görür ise, o şekil de yoluna devam eden, ki ilk zamanlar dayak yiyen, merhametsiz bir şekilde eğitilen beyaz diş sonra yeni sahibi ile sevginin ne demek olduğunun farkına varıp, vahşi bir hayvanın nasıl da güzelleştiğini gösteriyor bize ve gözleriniz dolarak okuyorsunuz kitabın geriye kalam sayfalarını.
Kitabı bitirdikten sonra dedim ki; ister insan ol isterse hayvan ne görüyor isen hayatın da o şekilde yön buluyor. Sevgi kavramını bir binanın temeli gibi düşünün. Ne kadar sağlam atılır ise, o kadar değerli oluyor. Ve karşıda ki de ona göre güzelleşip iyiliği,merhameti öğrenebiliyor. Ruhu da ona göre şekillenebiliyor. İşte! İnsanoğlu sevişilir gîbi yapar da hep, anlamaz taki kaybedene kadar. Sonra da ara ki bulasın kaybettiğin ruhu.
Kitap Hakan Günday'ın önsözü ile karşıladı beni. O önsözden bir alıntı ile yoruma son vermek istiyorum.
Kemiklerini sanayi devriminin çarklarına kaptırmış bir işçinin haklarını araması da maceradır, bir alkoliğin bağımlılıktan kurtulma çabası da...
Devrim de maceradır, evrim de...
Çünkü her biri de bir hayatta kalma hikâyesidir.
Açlık ve Gurur
Yazar olmak isteyen bir adamın ahlâkî değerler ve açlıktan oluşmuş bir ip üzerinde hayatta kalma çabasını anlatıyor. Jack London'ın anlatımında nasıl soğuğu hissettiysem burada da açlığı bizzat yaşadım. Özellikle sürekli aç kalmış midenin bir süre sonra bir şeyler yese dahi hemen çıkarması, açlığını yatıştırmak için talaş çiğnemesi, kasaptan köpek için deyip küçük bir kemik alıp gizlice kemirmesi... Yani büyük olaylar yok betimlemeler ile kahramanın içinde bulunduğu bedensel ve ruhsal sancıyı okuyorsunuz.
Hayli ilginç bir eserle geldim bugün: Âdem'den Önce.
Bildiğimiz Jack London eserleri dışında, bir adamın bir gün bir rüya görmesiyle başlayan, biraz imgesel, biraz fantastik ögeler içeren bir anlatımla; biraz mitoloji-antropoloji-sosyoloji alan karması ama özünde benim anladığım 'Darwinist' bakış açısıyla kaleme alınmış, ismiyle müsemma Âdem'den önce kurgulanmış bir dünyaya, 'Orta Pleistosen Çağı' na davet ediyor yazar bizleri.
Toplumsal hiyerarşinin, sınıf bilincinin, güç odaklı yönetim sisteminin ve altta böcek gibi ezilen ve kendilerine yaşam alanı ve dahi hakkı kalmayana kadar karşı çıkmayı bilmeyen/beceremeyen bir 'grup" insanın hayatta kalma çabasını okuyorsunuz. Kahramanlar arasındaki kavgalarda buram buram sistem eleştirisi kokan replikleri ise günümüz 'modern yaşam' yalanına entegre etmekte hiç de zorlanmayacağınızı düşünüyorum.
Tabi büyülü bir okuma yolculuğu olacak zira Jack London'un akan kalemi ve kelimeleri dans ediyor durmadan. Müthiş bir kurmaca, müthiş bir macera, müthiş bir eski/ilk dünya! Kesinlikle okuyun derim.
MARTIN EDEN,
Jack London tekrar beni benden aldı. Bu adamla kesinlikle kafalarimiz uyuşuyor. Şimdiye kadar 3 tane romanını okudum aradığım olaylari düşünceleri, hikayeleri ve karakterleri nasılda buluyor. Elimde bir kitabı daha var onu da okuduğumda Jack London hakkında kesin kararımı vereceğim yani o da mükemmel olursa bütün kitaplarını alıp kitapligimda sadece Jack London'a ait bir köşe hazırlayacağım.. Gelelim kitaba;
*Kitap 500 sayfa ama hissettirdiği 50 sayfa,hemen bitirmedim tabiki ama benim ilgimi çektiği için hiç ama hiç sıkılmadan okuyunca hemen bitmiş gibi hissettim.
*Baş karakterimiz Martin Eden in işçi sınıfından edebiyat, felsefe, bürokrasi tabakasına nasıl geçiş yaptığını okuyorsunuz.
*40'ında ölen Jack London'ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik ağırlıklı içeriğiyle Dünya Edebiyatının köşe taşlarından sayılıyor
* Basit bir roman okumuyorsunuz mükemmel bir baş kaldırış ve gelişme okuyorsunuz, içinize işliyor, hikaye örüntüsü de gerçekten sürükleyici.
*Benim en sevdiğim kitaplarımın arasına girdi ve Martin Eden de en sevdiğim kitap karakterlerindeki yerini aldı
Köpeklerin içgüdüleri, fiziksel özellikleri, yaşam şartları, bakımında dikkat edilmesi gerekenler; türleri, gülüşleri ve için için ağlamalarına kadar bir çok bilgi ögrenebilirsiniz. Onun dışında hikaye olarak ta normal veya normalin biraz üzerinde diyebilirim. Kişiye göre değişir bildiğiniz gibi fakat mükemmel veya çok kötü demek bence çok zor yani ortalarda. Olaylar bazen hızlı bazen de yavaş gelişiyor. Köpekleri seviyorsanız, onların gözünden insanlar ile ilgili düşüncelere sahip olmak istiyorsanız faydalı olacaktır. Anlatım konusunda sade, dümdüz okuyorsunuz. Belgesel tadında fakat sonuna yaklaştığınızda sizin de sevecen bir yaklaşımınız olacak köpeklere karşı. Elbette sevginiz daha öncesinde varsa bile bu yükselecek daha da artacaktır.. :)
