Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
728 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Yara
SON 250 YILIMIZ… Bu kitap bence liseden itibaren ders kitabı olarak okutulmalı. İnsanların kulaktan dolma veya dizilerden bozma bilgiler yerine zengin kaynakça ile beslenmiş böylesi kitaplarla geçmişlerine daha yakından bakma ve muhakeme yapma becerisi edinmeleri gerekir. Özellikle de gençlerin. Kitap Cumhuriyet tarihine ışık tutmak adına
Modern Türkiye'nin Doğuşu
Modern Türkiye'nin DoğuşuBernard Lewis · Arkadaş Yayınları · 2021938 okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
#heraybirorhanpamuk okuma etkinliğimizin Şubat ayı kitabı Sessiz Ev idi. Orhan Pamuk’un her eserinde okuyucuları için farklı bir teknik sunduğunu biliyoruz. Bu 2.eseri de yapı anlamında Cevdet Bey ve Oğulları’ndan çok farklıydı. Bilinç akışı, iç monologlarla karşılaştık. İnceleme videom: youtu.be/ERXzZdGvFkE Jakobenlik, aşağılık kompleksi, yabancılaşma, cinsellik ve aşk gibi temalar ele alınmış. Metin’in zenginlik hedefleri, aşkı için farklı bir benliğe bürünmesi, gayrimeşru torun Hasan’ın ülkücülerle kendine bir statü sağlamaya çalışan ama devrimci Nilgün’e olan aşkı ile bu statü arasında bocalaması, Hasan ve Nilgün çevresi ile ülkücülük ve komünizm ideolojilerinin günlük hayattaki yansımaları, Selahattin Bey’in hayattaki her şeyi bilimsel ve deneysel görmesi ve doğu-batı çatışması, eşi Fatma’nın muhafazakar görüşü ile doktor Selahattin’in materyalist görüşlerinin çatışması, Recep’in fiziksel durumundan dolayı hissettiği aşağılık kompleksi ; Selahattin’in batıya karşı, Metin’in ise zenginlere karşı aşağılık kompleksi ile aktarılmıştı. Tüm bunlar çerçevesinde karakterlerin mutsuz, arayışta ama çözümü bulamamış, bir anlamda huzursuz olmaları da babaannede toplanmıştı sanki. Üzerine çokça konuşulabilir ancak bu huzursuzluktan mıdır bilmiyorum biraz eksik kalmış gibi hissettim. Orhan Pamuk’u tanımaya devam ediyoruz, bakalım Mart ayı nasıl geçecek:)
Sessiz Ev
Sessiz EvOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma
Reklam
“Bilgisiz” yalnızca duyumlamaz, algılamaz, nesnelere inanmaz, o aynı zamanda bir uygarlık içinde bulur kendini; bu bağlamda o “dürüst insan”dır, “feodal”dir, jakobenlik için savaşır ya da Roma Cumhuriyeti’nin bir yurttaşıdır.
Orhan Pamuk'un Kar romanı
Bu kitapta solculuk bir anomali, bir hastalık, döneklik, darbecilik veya ahlaksızlıktır. Jakobenlik ise bu kitaba göre nedensiz bir darbe hareketi, bir psikopatlık, bir tür ruh hastalığıdır. Cumhuriyeti savunan ya da kendini Kemalist olarak tanımlayan kişi ontolojik olarak darbecidir.
Sayfa 126Kitabı okudu
Başkalarının test edilmemiş fikirleri üzerine kurulan inkiraz duyguları, jakobenlik, yeryüzünde tek tip insan görebilme arzusuna kapılan zihniyetin, bütün renkleri silip, ruhsuz bir dünyanın temellerini atabilme düşüncesinden kaynaklanan yönelişlerdir...
320 syf.
9/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Jakobenizm ve Kemalizm - Emrah Gülsunar
Kitapta genel olarak; Jakobenizm bağlamında Türk-Fransız kültür ilişkileri, bu kavramın tarihselliği; bu kavramın Kemalistlerde ve İttihatçılarda olan etkisini, yine bu kavramın sol-liberal ekol ile sol-Kemalist ekolün yaklaşım farklarını detaylıca inceleyen bir siyaset-bilimi eseridir. Akademik bir çalışmadır. Anladığım kadarıyla yazıyorum; Fransız devrimcilerinin içindeki hiziplerden biri olan Jakobenler klubü ile Türk aydınlanmacıları arasında genel bir zihniyet benzerliği var, yer yer pratik-metodolojik benzerlikler de var, ama bunun yanında, Fransız Devrimi ile Türk Devrimi'ni ayıran kalın olgusal çizgiler de var. Bundan dolayı, Jakobenlik eşittir Kemalizm diyemeyiz, şeklinde algıladım bu çalışmayı okuyunca. Yani, bu iki kavram arasında benzerliklerin yanında epey farklılıklar da varmış. (Tabi bu kitabı okurken Fransız tarihini detaylıca bilmek gerekiyormuş, bunu fark ettim.) Çalışmayı genel olarak beğendim. Puan olarak 9/10 veriyorum. Sosyal ve siyasal bilimlerle ilgilenen vatandaşlarımızın kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Jakobenizm ve Kemalizm
Jakobenizm ve KemalizmEmrah Gülsunar · Yordam Kitap · 201516 okunma
Reklam
Aslında yaşadıklarımız ve şahit olduklarımız sağlıklı bir modernleşme yerine tepeden dayatmacı bir batılılaşma yaşamış olmamızın doğal sonuçları. Modernleşme yerine batılılaşma serüveni yaşanmış olmasıyla İslam tarihinde ilk defa devletin tabi olduğu ideoloji ve dünya görüşüyle milletin tabi olduğu değerler sistemi birbirinden kopmuş oldu! Bu da ister istemez millet ile devlet ayrışmasına hatta çatışmasına sebep oldu. Yine bu batılılaşma serüveni yüzünden kendi toplumuna, kültürüne, tarihine, inancına ve değerlerine yabancı hatta düşman bir kitle meydana geldi ve bunlar her fırsatta tepeden inmeci bir anlayışla kendi halkını aşağılayıp jakobenlik yapmaktadırlar. Yine bu kitledir ki her fırsatta dine ve dindarlara kin kustukları halde yaşanan her olumsuzluktan da yine din ve dindarları sorumlu tutmaktadırlar. Aynı kitle camilerden selalar ve dualar okunurken kendince tencere tava ile tepki göstermektedir. Yine bu hastalıklı zihin corona virüsa da ilacı dindarların bulmasını beklemektedirler. En akıllılarının yaptığı paylaşımlara bakınca insan bunların zihin ve ruh dünyalarının nasıl olabileceğini anlıyor ve dehşete kapılıyor. Hiçbir değer tanımayan tek dertleri dünyadan mümkün oldukça pay almak olan bir kitle bu! Ülke ve millet için hiçbir fedakarlık yapmayan ama iyi zamanlarda da ülke ve devletin imkanlarından en çok yararlananlar bunlar. Çünkü yüzsüzler ve yüzleri hiçbir şekilde kızarmıyor. Velhasıl tedavisi çok ama çok zor bir kitle ile karşı karşıya bulunuyoruz. Cehli mürekkep ile kibir ve duyarsızlığın zirvesinde yaşıyorlar. Allah bu milleti bu zihniyetten korusun! Abuzer Diskaya
Simmel yabancıyı "bugün gelip, yarın kalan” kişi olarak tanımlamıştı. Turist bugün gelip yarın giden kişiyse eğer, yabancı da bugün gelip yarın gidemeyen, geri dönme imkânı olmayan kişidir. Bu tanımdan yola çıkarak, arabeskin şehirdeki yabancıya, şehre yabancı olana seslendiği söylenebilir. Şehre gelip köye dönme imkânı olmayan, ne köylü ne şehirli olanın müziğidir arabesk. Hapse giren, çıktığında bıraktığı ortama geri dönme imkanı olmayan, hem içeride hem dışarıda olan devrimcinin müziği. Ama turistin bakışından farklı olarak, hem "içerisi”ni, hem “dışarısı"nı içerebilir bu bakış; farklı zamanlarda yaşanmış, farklı tarihleri olan kültürleri birer simge olarak yan yana getirerek. Saz ya da synthesizer, Arapça ya da Türkçe, kadercilik ya da devrimcilik, demokratlık ya da jakobenlik orada bir simge, bir görüntü olarak içerilmiştir. Başlangıçta yolda dinlenen bir müzikti arabesk; uzun yolda, şehirlerarası otobüslerin terminallerinde, konaklama yerlerinde, şehir merkeziyle gecekondular arasında işleyen minibüslerde. Ne "içerisi", ne "“dışarısı” olan yerlerde.
Sayfa 35 - Metis Yayınları, Onuncu Basım, Aralık 2020
Atatürk ve jakobenlik
Genç Cumhuriyet silahlı ve örgütlü kalkışma Lara karşı kendini koruyabilmek için, jakoben* bir tavır benimsemek mecburiyetinde kalmış görünüyor. Ama, açıkça görünen şudur: Mustafa Kemal Paşa için jakobenlik, bir ana ilke değil, koşulların gerektirdiği durumlarda başvurulabilecek bir strateji, ya da pragmatik bir çözüm yoludur.
Sayfa 201 - * : tepeden inmecelilikKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.