Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
ANILAR DÜŞLER BAĞLAR MEKANLAR ÜZERİNE MÜKEMMEL BİR GÜZELLEME
Duygusal Adam
Javier Marias
Selâmlar
Bütün külliyatını okumayı planladığım, Javier Marias ‘in ilk deneyimlerinden biri olan bir roman Duygusal Adam belki biraz daha geri planda diğer eserlerine göre haliyle.
Madrid de doğmuş, Franco döneminde dezavantajlı bir gruba üye olan babanın oğlu ve aynı zamanda çevirmen olan yazarımız bence bu eseri
Önerilen kitaplardan birisi "Acı Bir Başlangıç Bu". Yazım dili, kullanılan kelimeler ve yaratılan cümleler çok derin. Alintilanabilecek bir çok cümleye sahip. Aslında bir çiftin hayatı üstünde dönen ama bu ilişkinin başkalarını nasıl etkilediğini de konu alan bir kitap. Beni tek rahatsız eden kitabın gereksiz uzun olmasıydı. Konu bu kadar dallandirilmadan da anlatılabilirdi ve aynı tadı verirdi düşüncesindeyim.
Sen ne muhteşem bir yazardın Marias
Javier Marias bu kez Shakespeare’in Macbeth’inden geçen bir dizeden almış bu kitabının ismini.
Girişte bu alıntı veriliyor:
‘My hands are of your colour;
but I shame to wear a heart so white.’
Hikaye açılırken dönüp sık sık atıfta bulunuyor ve farklı alıntılara da tekrarlarla yer veriyor. Bir tema olarak çevresinde döndüğü bazı
“… konuşmak mı susmak mı, susmamak mı yoksa konuşmamak mı, her şeyin olduğu gibi devam etmesine izin vermek mi yoksa düzeltmeye, Kurtulmaya çalışmak, bu gidişatı düzeltmek için sözlerle müdahale etmek mi, kelimelerle ifade etmek mi yoksa hiç dile getirmemek mi, insanları tehlikeye karşı uyarmak mı yoksa onlara konu hakkında bir fikir bile vermemek
Canım Marías.. İlk kitabın olmasından mütevellit ilk defa bir kitabında pek şölen yaşayamadım. Benim Marías'ta şölen diye bahsettiğim derinlikli, düşündüren cümleleridir. Beni hayran bıraktırıyor. Bu kitapta o yüzden şölen biraz eksikti. Ama 17 yaşında yazılmış ilk kitap olarak ve bir roman olarak kurgusu gerçekten iyiydi. Karakterleri birbirine bağlanmasını, kurgu içinde kurgu yazmasını ilk kitabına göre tebrik etmeliyim.
Henüz okumadığım kitapları olduğu için mutluyum. Keşke daha fazla yazabilseymişsin Marias.
249 syf.
·
Puan vermedi
Javier Marias’ın Beyaz Kalp’i Marias ile tanışma eserimdi. Daha okumadan yakınlık duyduğunuz yazarlar vardır ya hani, seveceğinizi hisseder kendinize yakın görürsünüz. Marias benim için o yazarlardandı. Şimdi okuduğumda bunu çok daha net bir biçimde kavradım. Her bölümünde, her satırında ayrı gerilim yaşadığım. Kendimden bulduğum şeyler konusunda
Beyaz Kalp ten sonra okuduğum ikinci Marias kitabı. Yine çok güçlü ve nefes kesen sağlam bir okumaydı. İkinci kitabından sonra ayrıca görüyorum ki Marias ikili ilişkileri sorgulamaya bayılıyor.
Maria Dolz, her gün aynı saatte kahvaltı için gittiği kafede kendisi gibi aynı zamanda gelen Luisa ile Miguel çiftini gözlemlemeye başlar. Fakat bir gün
Beyaz kalp kitabını bitirip,kendimce edindiğim izlenimlerden bahsetmeye geldim. Öncesinde iyi yorumlar okudum dolayısıyla beklenti içinde okudum. İspanyol edebiyatı diline bir türlü alışamadım . Cümle yapısından dolayı zorlandığımı hissediyordum okurken. Ne kadar okursam okuyayım İspanyol eserler okurken bir tık zorlanıyorum. Başlarda hikayeyi anlamakta zorluk çektim. Hikaye “şimdi” de geçmiyor, arka planda okuyoruz asıl hikayeyi. Ortalarında rahatsız eden sayfalar oldu. İçinde geçen bir konu beni rahatsız etti. O konu olmasa da olurdu, çünkü kitabın ana konularından değildi. Kitaba çok sevdim, sevmedim diyemem. Çok fazla etkilemedi ve çok bir şey hissetmedim kitaba, okudum bitti diyebileceğim bir kitap .
Akıcılığı orta diyebilirim konusu arka planda devam ediyor bir sır saklandığı için de merak ediyorsunuz. Okumayı düşünenlere şimdiden iyi okumalar dilerim.
Maria Dolz her sabah işe gitmeden önce kahvaltı ettiği kafede adeta onun için bir mutluluk timsaline dönüşen evli bir çifti gözlemlemeye başlar. Bu gözlemlemeyi bir rutin haline getirir.Çiftin gözünde Maria ölçülü kızdır.Uzun bir süre sonra gazeteden adamın bir mezcup tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Aslında romanın akışı bu detaydan sonra başlıyor.Maria kendini olayların içinde buluyor.Maria bir adamı seviyor acı olan şu ki adam Maria' yı sevmiyor başka bir kadına aşık.
Bir kadının başına gelebilecek en kötü olay Maria'nın başına geliyor. Romanın adından yola çıkacak olursak aşk romanı gibi duruyor fakat roman, aşk ve polisiyenin toplamı gibi.Konusu farklı güzel bir kitaptı akıcıydı okumanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda sürükleyici bir roman sıkılmıyorsunuz.
Kitapdan çok sevdiğim birkaç alıntıya da yer vermek istiyorum:
Kimi duyguların değişmesi kolay değildir, umutsuz biçimde zaman alır.
Bir erkeğe ilgi duyan bir kadın onunla ilgili her konuyu merak eder:Arkadaşları, işleri,zevkleri farketmez.Hepsi onun merakını cezbeder, daha fazla tanımak ister sadece.
Kimse kendisine aşık olunmasından ötürü sorumlu tutulmaz.
Kimin kalbiyle ilgili endişesi yoktur ki...
Son zamanlarda okuduğum en leziz kitap.
Okurken zorlandığım ama asla elimden bırakamadığım ve okumanın keyfini yakaladığım sayfaların sahibi Marias!
“Ellerim senin renginde; ama bu kadar beyaz bir kalp taşımaktan utanıyorum.”
Bir Shakespeare alıntısı ve balayındaki genç bir kadının intiharıyla başlıyor hikaye. Olaya dair gizem kitabın sonlarına kadar size eşlik ediyor. Bir yandan güncel zamanda yeni evli bir çevirmenin hayatına, düşüncelerine konuk oluyoruz. İşte tam da burda Marias’ın evlilik ve ilişkiler üzerine muazzam tespitleri; düşündüren, sarsan, ezberbozan..
Dünle bugün arasındaki düğümlerde git gel yapan hikayede, doğası gereği merakına yenik düşen insan, bir bir açığa çıkan sırlar olayı başka bir yere taşıyor.
Ben kitaba başlarken sanki aklımı, kalbimi Marias’a teslim ediyorum. Hiç kolay değil aslında onu okumak. Onun o upuzun, dallanıp budaklanan cümlelerini yeri geliyor baştan okuyorum. Kalbimi evirip çeviriyor cümleleriyle kayıtsız kalamıyorum. Notlar alıyorum. Altını çizdiğim her uzuun cümlenin kenarına kendi hayatımdan bir not bırakıyorum. Bir daha açıp okuduğumda bana neler hissettirecek merak ediyorum. Son cümleye kadar diri olan merakım, düşünen aklım, ayaklanan duygularım, son cümleyle kitabın bitimiyle okuma hazzının kucağında soluklanıyorlar.
Ah ne güzel böylesi..
Kaybetme Sanatı
"Kitapla ilgili çokça detaya yer verilmiştir."
Son yıllarda edebiyat dünyasında post kolonyal edebiyat, göçmen edebiyatı gibi türlerde çeşitli eserler verilmekte ve edebiyat ödüllerinde de adları sıkça geçmekte. Ödüllerle ilgili yorumlarımız kişisel olsa da bu ödüllerin de edebiyata yön verdiğini söylemek mümkün. Mesela 2021 yılında
Döşeğimde Ölürken Romanı
Faulkner’in, bilinç akışı denen roman tekniğini kendi ismini verircesine kullandığı klasikleşmiş yapıtı ‘Döşeğimde Ölürken’i ilk okuduğumda günlerce etkisinden çıkamamıştım. Yazar olma hayalleri kuran ergen Furkan, bu usta yazarın romanına bakıp ‘Nasıl yazdın bunu bee?’ demişti. Yazar da bu eseri hakkında, bir güç
