Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
John Locke, doğal hakları Tanrı'ya dayanarak temellendirmekteydi. Ancak buradaki esas mesele, Locke'un aynı hak ve şartların bağlayıcılığını da Tanrı'nın ebedi ödül ve cezasına, yani ahirete atıf ile sağlamış olduğudur. Locke, "Yasa koyucu yoksa yasa yoktur ve ceza yoksa yasanın da amacı yoktur" diyerek sadece ahlakın ontolojisini değil, ödül-cezaya atıf yaparak ahlaki yasanın bağlayıcılığını da Tanrı ve ahiret ile temellendirir.
Sayfa 377 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
..yetilerimizi hazzın peşinde kullandığımız kadar acıdan uzak durmak için de devreye sokarız. Acı sıklıkla bizde haz üreten aynı nesne ve idelerle ortaya çıkar ki bu üzerinde durulmaya değer bir konudur. Haz almayı beklediğimiz duyumlarda sıklıkla acı duymamız bir kez daha Tanrının yüceliğini ortaya koyar. O varlığımızın korunması amacıyla, bize zararı dokunacak çoğu şeye karşı uyarıcı bir işaret olarak nesnelere acı duyulanımını da iliştirmiştir. Ancak yalnızca varlığımızı değil her bir parça­mızı da tam olarak korumayı hedeflediğinden çoğunlukla bize zevk veren idelere "acı"yı da eklemiştir.
Sayfa 173 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
Reklam
Birinin yalnızca inandığı ve körü körüne kabullendiği şeyler yalnızca parçalardır ki, bütüne ne kadar uyarlarsa uysunlar, on­ları toplayanın birikimine önemli bir katkıları olmaz. Başkasın­dan altın olarak alınan servet kullanılmaya kalkışıldığında, oyuncak para gibi yapraklara ve toza dönüşecektir.
Sayfa 125 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
İnsana var olan bilgi yetilerini ba­ğışlayan Tanrı, kendisi için köprüler ya da evler yapmasına ya­rayan akıl, eller ve malzemeler bağışlayarak zihninde doğuştan kavramlar yerleştirmesinden daha büyük bir lütufta bulunmuş­tur, ki dünyada kimi insanlar ne kadar yetenekli olsalar da baş­kaları kadar Tanrı ideleri ve ahlaklılık ilkelerinden ya tamamıyla yoksun ya da biraz haberdardırlar. Çünkü, yetenekleri, yetileri ve güçlerini bu yönde üretici bir biçimde kullanmamış fakat ülke­lerinin şeyleri, görenekleri ve sanılarını ötesini düşünmeden, olduğu gibi alıp kendilerini bunlarla doldurmuşlardır. Siz ya da ben, Soldania Körfezi'nde doğmuş olsaydık düşüncelerimiz ve kavramlarımız orada yaşayan Hotentot halkının birikiminden öte geçmezdi. Virginia Kralı Apochancana İngiltere'de eğitim görmüş olsaydı, İngiltere'deki bir din adamı kadar bilgili ve bir o kadar da iyi bir matematikçi olabilirdi: Onunla, daha bilgili bir İngiliz arasındaki fark, yetilerinin kendi ülkesinin kavramları, âdetleri ve görenekleri içinde sıkışmışlığı ve daha öteye hiç yönlendirilmemiş oluşundadır. Eğer bir Tanrı idesine sahip ol­mamışsa bu yalnızca onu Tanrı idesine götürecek düşünceleri aramamasındandır.
Sayfa 111 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
Olağanüstü güç ve aklın görünür işaretleri evrenin işleyişinde o kadar açık ve be­lirgindir ki bu işaretleri ciddi biçimde irdeleyen birinin bir Tan­rıyı keşfedememesi olanaksızdır. Böyle bir varlığın keşfinin bir kez duyulması herkesin zihninde ister istemez büyük etki yaratır ve beraberinde öyle bir düşünce ve haber yükü taşır ki herhangi bir yerde bir ulusun tamamının sayı ya da ateş kavramı değil de bir Tanrı kavramından yoksun olacak kadar aptal olması bana oldukça tuhaf geliyor.
Sayfa 108 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
Doğuştan diye düşünülebilen bir ide varsa birçok nedenle bu Tanrı idesi olabilir; çünkü bir Tanrı idesi olmaksızın do­ğuştan ahlak ilkelerinin varlığını öne sürmek zordur. Bir yasa yapıcı kavramı olmadan bir yasa kavramı ve bu yasaya uyma zorunluluğundan söz edilemez.
Sayfa 105 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
Reklam
Herhangi bir anlamdan yoksun kuşkulu ifadeler, kendi söylediklerini bile irdeleme zahmetine girmeyen, taraflı kişiler için açık bahanelerdir.
Sayfa 50 - Öteki Yayınları / Çev.Meral Delikara TopçuKitabı okuyor
John Locke;
Herkes kendinin yargıcıdır.
John Locke;
Yeni görüşler her zaman nedensiz bir kuşkuyla ve genellikle itirazla karşılanır; çünkü henüz yaygın değillerdir.
Hiç evlenmeyen bazı isimler: Schopenhauer Nietzsche Beethoven Tesla Descartes İbni Sina Newton Sartre Jane Austen L. Da Vinci Voltaire Vivaldi Kafka Galilei Handel Kant Kierkegaard Liebniz John Locke Platon Pascal Spinoza Van Gogh
Reklam
+ Locke
Locke cinslere özgü rollerin tartışıldığı yeni dönemde yetişmiş ilk filozoflardandı. Daha sonra kadınların eşit haklar elde etmesinde önemli bir rol oynayacak olan adaşı John Stuart Mill'i çok etkilemiştir bu açıdan. Zaten Locke ancak 18. yüzyıl Fransız Aydınlanma Çağı'nda tam anlamıyla güçlenecek olan pek çok liberal fikri önceden ifade etmiş bir düşünürdü. Örneğin güçlerin ayrılması ilkesini ilk savunan odur..."
Sayfa 301 - Pan
Britanya Empiristleri- Locke
Bu filozofların ilki İngiliz John Locke'tu. 1632'den 1704 dar yaşamıştı Locke. Ending, dan na 170 Concerning Human Understanding van insanın Anla say Consi Üzerine Bir Deneme 1690'da yayımlandı. Locke bu ma Ynde iki soruyu ele alır. Birincisi, insanların düşünce ve eserinde ilinin nereden geldiğini sorguvenci olarak da duyularımızın bize bildirdiği şeylere güvenip güvenemeyece ğimiz meselesiyle ilgilenir." "Ne projeymiş ama!" "Soruları teker teker ele alalım. Locke bütün düşünce ve tasavvurlarımızın bir zamanlar duyularımızda oluşmuş izlenimlerden kaynaklandığına, bunların bir yansımasından ibaret olduğuna inanmaktadır. Bir duyum edinmeden önce bilincimiz bir 'tabula rasa' gibidir, yani henüz üstüne bir şey yazılmamış bir levha." "Ha bak Latincesini söyleyince çok anlaşılır oldu." "Yani herhangi bir şeyi duyumsamadan önce bilincimiz, öğretmen sınıfa gelmeden önceki karatahta gibi bomboştur."
Sayfa 298 - Pan
c. GENEL İRADE VEYA TOPLUMSAL SÖZLEŞME KURAMI
Bu kuram Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Rousseau tarafından savunulmuştur. Bu yazarlar arasında biraz sonra kısaca göreceğimiz farklılıklar olmakla birlikte, hukukun kökeni ve oluşumu konusunda teorileri esas itibarıyla birbirine benzer.
160 syf.
6/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Dili yorucu bir kitap, beklentimi açıkcası karşılamadı ama farklı konularda düşünmeme vesile olduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman kişinin kendisinin anlama kabiliyetini sorgulamasına sebep olan yerler mevcut. Okuduğunuzu anlamak ve sindirmek, ardından hayatın farklı alanlarında kendinizin mevcut konuları nasıl ele aldığınızı düşünmek kitabın amacını yerine getirdiğini hissettirdi bana. Kitabın son bölümlerinde bahsi geçen bir yer çok hoşuma gitti, bireylerin fiziksel olarak yorulacaklarını anladıkları (gereksiz bir yorulma durumu) anda buna engel olmaya meyilli yetiştikleri fakat aynı şey zihinsel bir süreç olunca düşünceleri gereksiz bir zincirleme durumundan kurtarmaya yeltenmediği üzerineydi. Genel olarak davranışların, ilke olarak bizlere verilen yani öğretilen şeylerin değiştirilmesinin zorluğu fakat imkansız olmayışı üzerinde durulmuş. Kişinin kendini geliştirmeye ve anlamaya çaba göstermesi halinde ilerlemenin kaçınılmaz olduğu söylenmiş, ki ben de bu duruma katıldığımı söyleyebilirim. Tabii ki bireylerin doğuştan gelen kabiliyetleri de göz ardı edilmeden bu değerlendirilmeler yapıldığı takdirde.
Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine
Anlama Yetisinin Yönetimi ÜzerineJohn Locke · Fol Kitap Yayınları · 202331 okunma
Darwin 1838 yılında M başlıklı defterine şöyle yazıyordu: İnsanın kökeni artık kanıtlanmıştır. Babunları anlayan biri metafiziğe John Locke’ tan daha fazla katkı yapabilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.