Bir ortamda arkadaşlarınız ile oturuyorsunuz, masada dönen sohbet, yemek, içmek, araba, zenginlik vs.gibi konular. Ve sizin içinizde ise dünya, gezegenler, evren, ruh, kader, mantık gibi kökeni varoluşsal meselelere dayanan sorular ve sohbet etme isteği var. İşte tam bu noktada karşınızda bulunan arkadaşınız; bütün psikoloji üzerine kurulu
Hayat kimine göre şakaya gelmez,kimi de bir oyun olarak görür hayatı.İsmet Özel der ki;benim elbet bir bildiğim var;”Hayat saçma sapandır” Oscar Wilde ise “hayat bir sahnedir,roller kötü dağıtılmış” diyerek özetler.Profesör john Nash ise barda bir kadını tavlamaya çalışırken mevcut durumu bir oyun olarak görür ve herkesin güzel kadına yöneldiğini
Her ne kadar çoğu şizofreni hastası işini ve ilişkisini sürdüremeyecek kadar düzensiz olsa da istisnalar da vardı. Bir şizofreni hastası çok zekiyse üstün bilişsel yetileri psikotik düşüncelerini kontrol etmesine yardımcı olur ve bu kişiler (en azından çoğu zaman) görünürde normal bir hayat sürdürürler. Bunun en bilinen örneklerinden biri Russel Crowe’un A Beautiful Mind / Akıl Oyunları filminde hayatını canlandırdığı matematikçi John Nash'tir. Nash olağanüstü zekâsı sayesinde MIT'de ve diğer önde gelen akademik enstitülerde üstün başarı sergilemiş, 1994'te Nobel Ödülü'nü kazanmıştı. Ancak hayatının pek çok dönemini akıl hastanelerinde, paranoid şizofreninin ve fasılalı depresyonun pençesinde geçirdi.