"On dokuzuncu yüzyılda bile, dedim, sanatçı olmak isteyen bir kadının kimseden destek görmediği belli. Tam tersine, hakir görülüyor, dayak yiyor, öğüt veriliyor, uyarılıyormuş. Buna karşı çıkmaya, itiraz etmeye duyduğu ihtiyaçla, aklı zorlanıyor, enerjisi tükeniyor olmalıydı. Çünkü burada yine, kadın hareketinde onca etkisi olmuş olan o çok ilginç ve karanlık erkek kompleksinin alanına giriyoruz; 'kadın aşağıda olmalı'dan çok 'erkek üstün olmalı' diyen erkeğin. "
"Clara için çok üzülüyorum, biliyor musun" diye devam etti Joe. "Onun hayatı birçok kadınınkinden daha zor. Yani üniversiteye giden kadınlar için daha zor demek istiyorum. Aklı olduğunu biliyor, üniversitedeki hocaları onun söylediklerine değer veriyor, ona düşünen bir insan gibi davranıyor; sonra evleniyor ve özü istilaya uğruyor..."
"Nesi istilaya uğruyor?" dedi Marian.
"Özü. Kişiliğinin merkezi, kendi için yarattığı şey, kendine yarattığı imaj diyelim..."
"Ah, evet" dedi Marian.
"Kadın rolü ile özü birbiriyle çatışıyor. Kadınsı rolü ondan pasiflik talep ediyor..."
Marian'ın gözünün önünde bir görüntü canlandı birden: Joe'nun başının üstünde havada asılı kalmış, krema ve kiraz likörüyle süslenmiş, kocaman yuvarlak bir pasta.
"Dolayısıyla, özünün kocası tarafından ele geçirilmesine izin veriyor" diye sürdürdü Joe. "Ve çocuklar da gelince, bir sabah uyanıyor ve artık içinde hiçbir şey kalmadığını anlıyor. İçi boşalmış, kendinin kim olduğunu artık bilmiyor; özü tahrip olmuş." Peter başını hafifçe sallayıp birasından bir yudum aldı. "Kendi kız öğrencilerimde de bunun olacağını görebiliyorum. Ama onları uyarmak nafile olur."
Zamanın Yankısı kitabının yorumu ile geldim
Nisan ayına güzel ve beni hayretlere düşüren bir kitap ile giriş yapalım Zamanın Yankısı 2024 yılı basımlı 176 sayfalık bir kitap.
︎Oturduğum mahalle, 80'li yılların en yeni binalarından oluşuyordu. Birbirine bitişik nizamlı, hepsinin dışı minik renkli