160 syf.
10/10 puan verdi
ATASÖZLERİ VE DEYİMLERLE ÖĞRETİLMİŞ CİNSİYET Hatice DÖKMEN 𝙆𝙪𝙢 𝙂𝙞𝙗𝙞, 𝙎𝙖𝙡ı 𝙀𝙧𝙩𝙚𝙨𝙞, 𝙆𝙚𝙢𝙞𝙠 Ç𝙖𝙮ı 𝙫𝙚 𝘼𝙙𝙚𝙢 𝙀𝙡𝙢𝙖𝙨ı’ndan sonra 𝙃𝙖𝙩𝙞𝙘𝙚 𝘿ö𝙠𝙢𝙚𝙣 kaleminden 𝘼𝙩𝙖𝙨ö𝙯𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙫𝙚 𝘿𝙚𝙮𝙞𝙢𝙡𝙚𝙧𝙡𝙚 Öğ𝙧𝙚𝙩𝙞𝙡𝙢𝙞ş 𝘾𝙞𝙣𝙨𝙞𝙮𝙚𝙩 eserini okumuş olmak benim için çok özeldi. Eserlerinde kadını ön planda tutarak farkındalık yaratan kurguları ve öyküleri ile tanıdığımız yazarımızdan bu
Atasözleri ve Deyimlerle Öğretilmiş Cinsiyet
Atasözleri ve Deyimlerle Öğretilmiş CinsiyetHatice Dökmen · Destek Yayınları · 202412 okunma
·
Puan vermedi
Babamın kitaplığında erkek tarafından yazılmış kadın psikolojisi kitabı görünce dikkatimi çekti. Daha önce kadın olmayı tecrübe etmemiş biri ne kadar akademik başarısı olsa da bu konuda söz hakkı vermiyor. Bunu düşünerek kitaba yorum yapabilecek kadar gözden geçirdim. Yazar kadınları anlatmıyor ki kitabın arka kapağında kadını bütün yönleriyle anlattığını iddia ediyor, popüler başlıkları bulup bu konuların sebeplerinden bahsediyor. Başlıktaki soruları karşılamıyor. Kitabın tamamının böyle olduğunu söyleyemem tabi. Türkiye'de bu bilgilerin yarısını bilen yetişkin insanlar olsaydı belki çok daha farklı bir topluma sahip olurduk. Ama dediğim gibi bilgi demekte çok doğru sayılmaz. Alanı olmadığı konularda üstten geçilmiş, kitabın genelinde bunu gördüm. Ayrıca kitabın adı içeriği ile pekte uygun değil. Kadının hayat bakış açısından çok insan ve toplum ilişkileri hakkında bahsedilmiş. Kadınların yetiştikleri ev ortamları, kadın erkek eşitsizliği karakterleri ve davranışları nasıl etki eder gibi sorulara cevap vermesi gerekirdi. Bu kitapta daha çok kadınların evlilik ve toplum ilişkisine odaklanmış. Buda erkek olarak kadınlar hakkında söz hakkı almanın sonucudur. Kitabı yazma düşüncesi bile yanlıştır. Kadınların psikolojisi çocukluktan başlar, gençlik dönemleri dahil erkeklerle ilişkileriyle sınırlı olmayan kadın psikolojisini bir erkek yorum yapması yanlış ve hayli zordur. Yazar zor olduğunun farkında fakat kitapla ilgili beklentileri karşılamıyor.
Kadın Psikolojisi
Kadın PsikolojisiNevzat Tarhan · Timaş Yayınları · 20211,723 okunma
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
#KoreEdebiyatı Kim Jiyeong kızı Jiwon doğduktan sonra garip davranışları yüzünden doğum sonrası yaşanabilmesi muhtemel bir travma tanısı almıştır. Jiyeong'un, kendisi dışında çocukluğundan itibaren tanıdığı tüm kadınlar gibi davranmaya başlaması kocası Daehyun'u oldukça endişelendirir. Peki Kim Jiyeong'un yaşadığı bu ani değişim gerçekten doğum sonrası travma tanısı ile açıklanabilecek kadar basit midir? Yoksa doğduğu yıl olan 1982'den evlenip çocuk sahibi olana kadar bir kız çocuğu, bir kız öğrenci, bir genç kız, bir genç kadın olarak ona yaşatılan cinsiyet eşitsizliği ile bir bağlantısı olabilir mi? Misal; bir erkek çocuğun daha iyi beslenmesi, daha özerk olması, bir erkek öğrencinin olumsuz, tacizkâr, tehditkâr davranışlarının daha affedilebilir olması, genç bir erkeğin toplumda daha muteber sayılması, daha çok iş seçeneği olması, daha fazla maaş alması, aile içinde daha önemli sayılaması.... Toplumsal cinsiyet eşitliği konusu tüm dünyada hâlâ açılımı tam anlamıyla yapılmış ve anlaşılmış bir konu değildir. Güney Koreli yazar Cho Nam Joo da kendi ülkesinden bir örnekle konuyu oldukça gerçekçi bir şekilde anlatmış. Aynı duyguyu fakat başka başka ve çarpıcı travmalar yaşamış, bu sebeple vejetaryen olmaya karar vermiş, ki bir insanda yaşanabilecek ani davranış değişkliklerinin temelinde ciddi travmalar veya ruhsal tahribatlar yatar; Han Kang'ın Vejetaryen kitabında da hissetmiştim. Şayet okumadıysanız her iki kitabı da naçizane öneririm #okuyunpişmanolmazsınız
Kim Jiyeong, Doğum: 1982
Kim Jiyeong, Doğum: 1982Cho Nam-Joo · A7 Kitap · 2021835 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Bazı kitaplar üzerinden yıllar geçse de sizi tesiri altında bırakmaya devam eder. Dünyanın gidişatı hakkında pek de olumlu bir kanıya sahip olmadığımız zaman diliminden geçerken bu kitabı anımsadım. "Gerçeklerin en korkuncunu görmedin daha, dünya değişir ve hep aynı kalır." (S.54) "Bu dünyaya bir çocuk getirilmeli mi?" sorusu etrafında şekillenen bu mektup-romanda, kadın olmanın beraberinde getirdiği zorluklar kitabın ana çerçevesini oluşturuyor. İstenmeyen bir çocuğu dünyaya getirmenin ağırlığını omuzlarında hisseden bir anne adayı, henüz doğmamış olan çocuğuna bir mektup kaleme alırken asıl hedefinin, dünyadaki eşitsizliklerin farkına varmasını istediği insanlık olduğu çok açık. Özgürlük, cinsiyet eşitsizliği, yaşam hakkı, kürtaj hakkı, kadına ve erkeğe toplum tarafından yüklenen roller, açık bir mektup, manifesto niteliğinde insanlığa sunulmuş. Aşkın gelip geçiciliği, derinlikli bağların ancak sevgiyle inşa edilebileceği fikri de pek çoğumuzun yazarla ortak paydada buluşacağı hususlardan. "Kadınla erkek arasındaki aşk dedikleri, bir mevsim ve bu mevsim çiçeklenme döneminde nasıl yeşillikler şöleniyse, solma döneminde de bir yığın çürüyen yapraktan başka bir şey değil." (S.63) Yazarın babası, İtalya'daki faşist rejimin yaşattığı zulümden etkilenlerden, yazarın kalemini bu denli sivriltmesinde ve haksızlıklara ilişkin empati geliştirmesinde bu durumun da payı olduğuna inanıyorum. Kadim dostlarımız olan kitaplarla kalın.
Doğmamış Çocuğa Mektup
Doğmamış Çocuğa MektupOriana Fallaci · Can Yayınları · 20181,980 okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Annie Ernaux okumayı çok seviyorum. Yazdığı eserler "toplumsal bellek" olarak kabul ediliyor. Çünkü kendisi kitaplarında otobiyografisini yazıyor aslında. "Bir Kadın", nasıl bir kadının annesiyle olan vedalaşmasıysa "Babamın Yeri" ise bir kadının babasıyla olan vedalaşması. Ben okurken çok etkilendim. Yazarın ailesi ile olan yaşadıkları, sınıf eşitsizliği, yazarın kariyeri çok derinlikli ve güzel anlatılmıştı. Kısa bir eser ama oldukça yoğun ve belki anlatılanlar size çok tanıdık gelebilir, bana geldi. Ernaxuk kitaplarında temel olarak kadın olma, kürtaj, sınıf eşitsizliği, sınıf atlama, sosyal olaylar, kadın- erkek ilişkileri gibi konuları ele alıyor, ben bugüne kadar okuduğum eserlerinin hepsini çok beğendim.
Babamın Yeri
Babamın YeriAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20222,399 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
Mutlu Mesut Kasabalardan Her Daim Kıllanmışımdır
Yok canım, ne sorunum olacak mutlu kasabalarla değil mi ama? Kafayı mı yedim ben? Siz onu film, dizi yapımcılarına, senaristlere, böyle kurgular yapan yazarlara söyleyin. Bilinçaltımıza işlemiş artık, sürekli sırıtan komşular, düzenli bahçeler, huzurlu aileler temalı yapımlar görünce otomatikman "birazdan işler boka saracak kesin"
Stepford Kadınları
Stepford KadınlarıIra Levin · İthaki Yayınları · 2022858 okunma
Reklam
262 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.