Sevgili çizgilerim benim, sevgili kırışıklıklarım, sizi ne kadar seviyorum... Siz bana ne çok şey öğrettiniz... Siz beni ne kadar çok seviyorsunuz... Siz benim mutluluğum, siz benim savaşım, siz benim mutsuzluğum, siz benim acılarım, siz benim özgürlüğümsünüz... Sevgili, ince, küçük, zarif çizgilerim... Dostlarım. Siz olmasanız ben ne yapardım? Siz benim kararlılığım, siz benim gücümsünüz. Sizi oluşturana dek neler yaşadım... neler çektim... nasıl savaştım ben... ve size böyle anlayışla, mutlulukla bakabilmek için... ne çok uğraştım.
“Bir düzen kurmuşum, deliler gibi savaşmış, çılgınlar gibi çalışmışım. Çok ama çok zor elde etmişim pek çok şeyi. Aylarca uğraşıp yaptığın bir resmin yırtılması gibi kurduğun binanın çökmesi gibi büyüttüğün çiçeğin susuzluktan kuruması gibi elime bir silgi alıp silemem her şeyi, silemem.”
“Kendi kendimeyim. İstersem uyurum, istersem yatağımda okurum, istersem ışık açık uyurum, istersem kapatırım, istersem kapı çalınca açmam, istersem açarım. İstersem yemek pişiririm, istemezsem pişirmem... Canım isterse yerim, istemezse yemem... İstersem elbiselerimi asarım, istersem yerlere atarım, istersem müziğimi ağzına kadar açarım, istersem hiç radyo açmam ve hizmet etmem gereken kimse yok. Özgürüm ben özgür...Canım ne isterse onu yaparım... Hiç kimse beni görüp eleştiremez...”