_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Herkese merhaba,Burcu Özdemir’in Sovyetler Birliğinde Komünist Kadın Hareketi isimli kitabından bahsetmek istiyorum. Sovyetler Birliği, kadın özgürlüğü meselesini, yasal zeminde tanınan ayrıcalıkların ötesine taşıyabilmiş tek ülkeydi.”
Kadın meselesinde en radikal fikirlerin hayata geçirilmesi, kadın hareketinin giderek büyüyen işçi hareketiyle ve
İncelemeye başlarken Ataerkillik kavramına giriş yapmam gerekiyor. Ataerki kavramı, "erkeklerin kadınlar üzerinde egemenlik kurduğu, onları sömürdüğü, baskı altına aldığı toplumsal yapı ve pratikler bütünü"ne karşılık gelir. Ataerkil ideoloji ise daha ilk şekillenme aşamasından itibaren erkeği rasyonellik (akıl/zihin), uygarlık ve kültür
Ezilende Dirilen Efendi: En Mavi Göz
Ahmet İlhan
08 Şubat 2020
Kolonyalizm üzerine çalışmalar yapan Ania Loomba, Kolonyalizm - Postkolonyalizm adlı eserinde çarpıcı analizler yapar. Bunlardan birinde, “Kolonyalizmin söylemini inşa ettiği bir başka noktaysa kadın bedenidir. Kolonyal devletler yağmalayacakları kıtaları sürekli olarak kadın bedeni
Batılı ülkelerde kadınların yasama organlarında ancak çok küçük bir oranda temsil olanağına sahip bulunduklarını görüyoruz. Bu oran, orta ve sol partilerde, özellikle de komünist partilerde artarken, sağ partilerde azalıyor ve bazen sıfıra kadar iniyor. Gelişmiş demokrasilerde bile, kadınların yasama organlarındaki oranı genellikle % 10, hükümetlerdeki oranı ise %6 dolayında kalıyor.
Bu durumun tek istisnasını İskandinav ülkeleri oluşturuyor. 1994 yılında yapılan genel seçimler sonucunda, İsveç parlamentosundaki kadın milletvekili oranı % 41'e yükseldi. Sosyal Demokrat Partili milletvekilleri arasında bu oran %48' e ulaştı. Sosyal Demokrat iktidarın bakanlıklarının paylaşımında ise kadın-erkek oranı yan yarıya oldu. Bu sonucun alınmasında, İsveçli kadınların sendikalar içinde etkin olmalarının büyük rolü var. Üstelik bir "Kadınlar Partisi" kurma girişimi, bütün partileri kadınların siyasal temsiline daha çok önem vermeye zorladı. İsveçli kadınların "İktidarın yansını, ücretlerin tamamını istiyoruz!" yaklaşımı, sadece yasama organındaki temsili değil, hükümetteki temsili de aynı ölçüde etkiledi.