Batılı ülkelerde kadınların yasama organlarında ancak çok küçük bir oranda temsil olanağına sahip bulunduklarını görüyoruz. Bu oran, orta ve sol partilerde, özellikle de komünist partilerde artarken, sağ partilerde azalıyor ve bazen sıfıra kadar iniyor. Gelişmiş demokrasilerde bile, kadınların yasama organlarındaki oranı genellikle % 10, hükümetlerdeki oranı ise %6 dolayında kalıyor.
Bu durumun tek istisnasını İskandinav ülkeleri oluşturuyor. 1994 yılında yapılan genel seçimler sonucunda, İsveç parlamentosundaki kadın milletvekili oranı % 41'e yükseldi. Sosyal Demokrat Partili milletvekilleri arasında bu oran %48' e ulaştı. Sosyal Demokrat iktidarın bakanlıklarının paylaşımında ise kadın-erkek oranı yan yarıya oldu. Bu sonucun alınmasında, İsveçli kadınların sendikalar içinde etkin olmalarının büyük rolü var. Üstelik bir "Kadınlar Partisi" kurma girişimi, bütün partileri kadınların siyasal temsiline daha çok önem vermeye zorladı. İsveçli kadınların "İktidarın yansını, ücretlerin tamamını istiyoruz!" yaklaşımı, sadece yasama organındaki temsili değil, hükümetteki temsili de aynı ölçüde etkiledi.