Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mehmet Uzun, Bîra Qederê
KADER KUYUSU* Öğleden sonra, zaman birazcık öğleni geçmiş, Bulgar gemisi Serivia İstanbul limanından demir alıp ağır ağır Karadeniz’e doğru yol alıyor. Gemi birkaç defa tiz bir sesle İstanbul’a veda ediyor. Boğazın suları geminin önünde açılıyor. Hafif bir yel, geminin ardında köpüren suları okşuyor. Yel, hafifçe geminin ön tarafında dikilip Boğazın her iki yakasını dikkatle ve çok özel duygularla izleyen Celadet ve Kamuran’ın saçlarını okşuyor. Minareler, kaleler, surlar, saraylar, konaklar, tanıdık ağaçlar ve ormanlar, her iki tarafta dans edercesine bir bir görünüp kayboluyor. Onları kucağında büyüten, besleyip eğiten, hayata ve yaşamlarına anlam katan, sırlarını saklayan, zenginlikleriyle aşklarını süsleyen, beyaz geceleriyle umutlarını ve düşlerini işleyen İstanbul, şimdi karşılarında ayrılık valsi yapmakta. Celadet ve Kamuran gidiyorlar, hayatlarının şehrini- sonsuz anılarla dolu şehri, bütün şehirlerin padişahı olan şehri- arkalarında bırakıp gidiyorlar. Kamuran: — İyi bak nazlı İstanbul’a, belki de bir daha görmeyiz onu. Celadet: — Onu nasıl bir daha görmeyiz? Hayatım, yirmi yedi yılım, bu şehirde geçti. Nasıl olur da, her şeye rağmen tekrar döndüğümüz bu şehri bir daha göremeyiz? (*Bîra Qederê) (Mehmet Uzun, Bîra Qederê, Avesta Yayınları, İstanbul, 1999.)
Öykü Okuma Etkinliği (60-70'ler) (15 EKİM- 1 ARALIK 2018)
Etkinliğimiz sona ermiştir, katılmayı başaran, düşünüp de başaramayan herkese çok teşekkürler. _____________ Etkinlik başlamıştır , paylaşımlarınızı #35045482 iletisi altında yapabilrsiniz - iyi okumalar herkese. ------------------------- İyi pazarlar, başka bir etkinlikle devam edelim dedim hikaye ile ilgili
Reklam
106 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Her ne kadar yazım dili ve kelimeleri harika olsa da okurken çok ağır ilerledi ve zor bitirdim. Belki bu sıralar bu kitabı okumanın zamanı değildi bende. Kitap bittikten sonra aklımda pek bişey kalmadı üzüldüm..... Sonrasında tekrar okumak üzere kendime söz verdim.
Demir Köprü
Demir KöprüKamuran Şipal · Yapı Kredi Yayınları · 201138 okunma
"Kardeşim,kardeşim nerede?" Annem,"Kardeşini melekler götürdü, " diye yanıtlıyor. "Meleklerin yanında kalacak artık, kendisi gibi küçük meleklerle oynayacak. Gece oldu mu gökyüzünden bize bakacak,ben buradayım, beni merak etmeyin diyecek. Biz de ona buradan selam yollayacağız."
Okuldan getirdiğim karne pekiyilerden geçilmiyor. Ama göğsümü kabartarak karneyi gösterecek kimseyi bulamıyorum evde.
Bazen yiyecek paketini hiç açılmadan geri getirdiğimi görünce kızmış bir yüz takınıyor." Bir şey yemediniz mi öğleyin? Aç mı kaldınız?" diyor. Daha ben ağzımı açıp bir şey söylemeye kalmadan sarılıp öpüyor beni. "Oğlum aç kalmış! Benim güzel oğlum aç kalmış öğleyin!" diye yineliyor ikide bir. Ben, komşu kızının yanında getirdiği yiyecekleri öğleyin birlikte yediğimizi açıklayıcınca içi rahatlıyor. Komşunun kızı varlıklı bir ailenin çocuğu,onun sabahları yanında okula getirdiği yiyecekler, hem daha bol, hem daha lezzetli. Yiyeceklerin çoğunu da bana veriyor."Sen ye!" diyor hep."Sen ye!"
Reklam
"Gökten bir salıncak inecek aşağı, seninle bineceği içine, salıncak bizi alıp gökyüzüne çıkaracak."
Nerede siyah çantalı, siyah resmi giysisinin düğmeleri sarı sarı parıldayan birini görse, hemen babasına benzetirdi! Kentte ne çok siyah çantalı, siyah giysili, resmi giysisinin düğmeleri sarı sarı parıldayan adam vardı!
Geri14
71 öğeden 61 ile 71 arasındakiler gösteriliyor.