... okuduğum eski bir kitapta, "Çok gülen mutludur, çok ağlayan mutsuzdur" yazıyordu - oldukça tek yanlı bir görüş, ama her ne kadar basmakalıp sözün dik âlâsı olsa da, basit doğruluğu yüzünden hiç unutamadım. Bu yüzden, neşeli ruh hali ne zaman gelirse gelsin, -ki asla yanlış zamanda gelmez- içeri girmesine izin vermeden önce, hoşnut olmak için her bakımdan bir nedenimizin bulunup bulunmadığını öğrenmek istediğimiz için ve önemli sorunlarımızda rahatsız edilmekten korktuğumuz için ciddi ciddi düşünmektense -ki bunlarla neyi düzelteceğimiz de çok belirsizdir- ona tüm kapıları açmak gerekir: Neşelilik doğrudan doğruya bir kazançtır.
Bizde asalet Avrupa'daki gibi sınıf ayrımına dayanmaz. Aristokrasi, Burjuvazi, feodal beyler falan yoktur. Bizde asalet ahlak ile belirlenir; parayla, mevki ve makamla, madalya ile değil.
Seni anlıyorum. Seni seviyorum. Senden nefret ediyorum. Seni istiyorum. Sensiz yapamıyorum. Vesaire. Bütün bunların manası her ferde, her ana, her şarta gö re farklı farklıdır. Ama ne kadar garip. Umumi olarak kullanıp duruyor ve anlaştığımızı sanıyoruz.