... neşeli ruh hali ne zaman gelirse gelsin, -ki asla yanlış zamanda gelmez- içeri girmesine izin vermeden önce, hoşnut olmak için her bakımdan bir nedenimizin bulunup bulunmadığını öğrenmek istediğimiz için ve önemli sorunlarımızda rahatsız edilmekten korktuğumuz için ciddi ciddi düşünmektense -ki bunlarla neyi düzelteceğimiz de çok belirsizdir- ona tüm kapıları açmak gerekir: Neşelilik doğrudan doğruya bir kazançtır. Yalnızca o, mutluluğun nakit parasıdır ve tüm ötekiler gibi sadece bir banka senedi değildir; çünkü yalnızca o, doğrudan doğruya şimdiki zamanda mutlu eder; bundan dolayı öz için en yüce mülktür, gerçekliği iki sonsuz zaman arasında bölünemez bir şimdiki zaman biçimindedir.
Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyz. Bütün ideolojilere kapıları açmak hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.
Mustafa Kutlu’nun üslubuna aşina olanlar bilirler ki o, sade, akıcı, uzun cümlelerden kaçınan, okuyucuyu yormayan bir romancıdır. Bu romanda da bunu görmekteyiz.
Roman sabırlı olmanın önemini bize anlatmanın yanında genç kızların toplumumuzda neler yaşayabileceğini dile getirmesi açısından da önemli.
Bazı insanlar menfaatleri açısından kardeşini bile satacak durumda alçalabiliyorken bazı insanlar da her şeye rağmen şerefini, namusunu korumak için her şeye katlanabilecek mücadeleyi gösterebiliyor.
Romanda karakter açısından dip yapacak kişiler (Ahmet, İpsiz Kemal) olduğu kadar ahlaklı, şerefli insanlar (Mahir Hoca, Zehra) gibi da var ve bu kişiler karşı karşıya gelecek şekilde verilmiş. İyiler ve kötülerin mücadelesi.