İlk başta unutmadan şu gerçeği bi yazayım: Amerika bizi gerçekten kıskanıyormuş hem de 1900 lü yılların Amerikası 2018 yılının Türkiyesini... Bir ülkede olabilecek tüm pisliklerin gün yüzüne çıkarılması. Açlık soğuk sefalet...insan hayatının değersizliği...tüm olumsuzluklara rağmen hayatta kalma mücadelesi, siyasetin, işverenlerin gerçek yüzü, rezilliği...her sayfasında kıskanılan yurdumdan manzaralar var... Bazı bölümlerde olaylar çok dramatize edilmiş olsa da korkunç gelse de gerçekler acıdır sözü devreye giriyor. Kitaptan sonra kanunlarda düzenlemeye gidilmiş biz düzeltmek istesek marketlerde hazır gıda kalmaz. Artık bu kitaptan sonra her türlü hazır gıdaya tiksinerek bakıyorum... ve yine yeniden kahrolsun kapitalizm...
¶¶ İnsanoğlu koyduğu kurallar ve düşündüğü fikirlerin hepsi hayaldir. Ama herkes bu hayali paylaşınca oyun oynanabilir hâle gelmeye başlar. ¶¶
¶¶ Gerçeği bulmak için hem hayal etmeli hem de şüpheci olmalıyız. ¶¶
Carl Sagan
Evren, insan ve varoluşla ilgili aklınızda mutlaka sorular gelmiştir. Ve kendinizce sorgulamışsınızdır. Mesela insan maymundan
Kitap yazarın 1880 yılında gazete yayınladığı makalelerden oluşuyor. Lafargue’ın kitapta temel olarak eleştirdiği ve ortaya koymak istediği şey, çalışma hakkı denen kavramın artık bir hak değil, düzen için bir zorunluluk olduğu ve bunun insanları sömürü düzenine alet ettiği ve bu sebeple insanların insanlıktan oldukça uzaklaştığı ve parçalı hayatlar yaşadığı gerçeği.
Lafargue’ın tembellik dediği şey aslında "çalışmama özgürlüğü". Lafargue’a göre insan içgüdüsel olarak hayatını zahmete girmeden sürdürebilmeyi ister. Ve insanın insan kalmasına yarayacak bazı şeyleri yapması için boş zamana ve bir ifadeyle tembelliğe(bir şey yapmadan durmaya) da ihtiyacı vardır. Ancak kapitalizm ve bu sömürü düzeni, insanın sürekli çalışmasını ve artı-değer üretmesini, iyi olan şeyin bu olduğunu öğütler. Bunu da Çalışma Hakkı ve Ödevi olarak söyler. Kitabın alt başlığı da zaten Çalışma Hakkı’nın Çürütülmesi’dir.
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Karbon Kitaplar · 201810,4bin okunma
Tüketiyoruz;
Tükettikçe TÜKENİYORUZ!
Kendimden geriye, sizden ileriye, Tyler’dan sonsuza, Chuck Palahniuk’ten günümüze. Sistemi eleştiren sistemin yazarına, sistemin içinde çifte kavrulmuş benden, tersten sistemsiz bir inceleme.
Dövüş Kulübü=Biz, Biz=Hiç
Hiçlikte doğmuş, hiçliğe gidiyoruz. Durup bir bakıyoruz, gördüğümüz tek şey, koskoca bir
Sosyolog Simmel, “modanın zafer anı, aynı zamanda ölüm anıdır” der. Bir ürün toplumun tüm kesimlerine ulaştığında artık yok edilmelidir ki yeni ürünlerin önü açılsın.
Hiçbir şirket on sene kullanılan telefon veya beş sene giyilen tişört üretmek istemez. Daimi tüketim kapitalizmin ibadetidir.
Simmel’in bu muhteşem tespiti aşk ilişkilerinde de