" Tuhaf ve şaşırtıcı olanı, dünyada aramalıymışız, kendi içimizde değil! Kendi içimizdekini aramak, kendi üzerimizde o kadar uzun boylu düşünmek mutsuz edermiş bizleri. Benim hikayemde insanların başına gelen de buymuş işte: Bu yüzden kahramanlar kendileri olmaya bir türlü katlanamıyor, bu yüzden hep bir başkası olmak istiyormuş. "
İkizler burcu yazarı olduğu için kitapta herhangi bir tarih veya arka kapakta bahsedilen bir kölelikten çok " iki-yüzlülük, çift karakter, başkası olma durumu " anlatmış Orhan Pamuk. " Ben, niye benim? İnsan kendisini tanıyor mu? " gibi kişisel gelişim kitaplarına konu olan durumları uydurduğu bir hikayeye yedirmiş. Kara Kitap romanında bu konunun daha da üzerine giderek " Galip-Celal " ve bu kitapta olan " Hoca-Köle " ikilisini, başkası olma durumunu fazlasıyla irdelemiştir. Yazarın kararsızlığı sirayet etmiş olacak ki ben de her iki kitabını beğenmek ve beğenmemek arasında kaldım. Karmaşık ve fazlaca detay ve olmayan bir olaylar dizisi sebebiyle her iki kitapta da " ben ne okudum ya " oldum.
Masumiyet Müzesi, Kırmızı Saçlı Kadın, Kafamda Bir Tuhaflık biz Türk okurların daha da çok seveceğimiz olay örgüsü ve açıklıkla anlaşıldığından
Beyaz Kale ve Kara Kitabı en sonlara bırakın derim.