her sayfanın satırında dolaşıp yaşadım tüm hikayeyi. hemen geçtikleri ağacın arkasından izledim dokuz yoldaşın serüvenini. bambaşka bir hikaye mükemmel kurgu. tolkien e kızgınım bu kadar iyi yazdığı için . çünkü o kadar yakın oldum ki frodo yla farketmeden onun içinde açılan büyük boşluk sardı beni. mutlu muydu son? belki.. ama ben mutsuzdum kitap bittiğinde. çünkü frodo yaralıydı. kardeşlik bozulmuştu. dostların hepsi ayrılmıştı. bilmiyorum kendimi mi buldum da bu kadar yakın hissettim. birine bağlan ırsın o gider sen kalırsın. frodo yu anlıyorum ve heryeşin özeti onun o cümlesi "SONSUZA KADAR GİTTİ. ARTIK HERŞEY KARANLIK VE BOŞ"
"Ne diyordum?"
"Tanrı'nın evreni yaratmaya çalışırken havaya uçtuğunu söylüyordun."
"Evet. Evren bir deneydi. Tanrı'nın bir deneyi. Ancak her şey yolunda gitmedi. Tanrı patladı ve parçaları her yere yayıldı. Buna Big Bang adı verildi. Bizim yapmamız gereken, her şeyi birleştirmek. Her şeyi ve kendimizi bir araya getirmek. O zaman Tanrı yeniden tek parça olacak. Şimdiki zayıflığımız bundan kaynaklanıyor. İyiliğin ne olduğunu biliyoruz ama iyi olamıyoruz. Çünkü içimizde Tanrı'nın sadece küçük bir parçasını taşıyoruz. İyilik ve kötülük çelişkisi buradan geliyor. Gücümüzün asla yetemeyeceği hayallerimiz var: erdem, yüksek değerler, sonsuz kardeşlik, insanlık barışı gibi. Ama birleşmediğimiz sürece ne yazık ki hiçbiri gerçekleşmeyecek."
Selçuklu dönemine gidiyoruz. Moğollar istilası altındaki Anadolu’daki taht ve güç kavgalarına tanık oluyoruz. Bir de arada bu hakim sınıflar arasındaki çatışmalarda “Bulunmuş Çocuklar”dan oluşan bir Türkmen oymağının suçlu olarak yargılanmasına… Aslında bu yargı (yargu) hakim sınıfların kendi aralarındaki çatışmalardan baka bir şey değildir. Ama oyunun oyuncuları eşitlik,kardeşlik, özgürlük ve neşe içinde yaşayan bu Türkmen kabilesinin çocuklarıdır.
Özellikle tarih sevenler bu kitabı daha ilgi çekici bulacak. Kurgu ile gerçek adeta iç içe. Bir çok tarihi isme bu kitapta rastlıyoruz: Selçuklu Sultanı Rükneddin Dördüncü Kılıçarslan, dönemin “pervane” denen ünlü Muiniddin Süleyman, Tarihçi İbn-i Bibi, Mevlana ve daha niceleri…
Türkiye’deki yargıda oynanan oyunların aslında hiç de yeni bir oyun olmadığını öğreniyoruz bu kitapta. Bence yalnızca romanı değil mutlaa yazılan senaryoda Ezop yani Ezel Akay tarafından görsel olarak aktarılmalı bize diye düşünüyorum…
Anlatacak bir şeylerin varsa yarınlara,
Okunmamış bir kitap,
Söylenmemiş bir söz,
Yapılmamış bir resim gibi...
Sevgi üstüne, barış üstüne, kardeşlik üstüne
Durma kardeşim...
Sakın durma...
Son derece güzel bir polisiye roman. Tom Carter meşhur bir genetikçidir. Ancak Mesih'in dönmesini bekleyen bir kardeşlik vardır ve onu zındık olarak görürler. Nemesis adını verdikleri tetikçilerine onu öldürme emri verirler ancak Tom'un karısı öldürülür. Kızı Holly de kanser olur. Kızını iyileştirebilmelerinin tek yolu Hz. İsa'nın genine sahip birini bulup geninden yararlanmaktır. Çalışmalar başlar. Yaşayan biri vardır ancak hiç beklenmedik biridir bu kişi. Ve Tom'a yardım etmeyi reddeder. Ancak Holly yine kurtulacaktır. Ancak bu gen insanlığın yararına mı kullanılacaktır. Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Nasıra GeniMichael Cordy · Bilge Kültür Sanat · 200643 okunma
Bir Hayalim Var...
Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere
ve engellemelere rağmen hala bir hayalim var benim.
Amerikan Rüyası içinde derinden yer edinmiş bir hayal.
Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi
inancını gerçek anlamıyla yaşayacak;
Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz