Henry Miller
"Benim için kitap insandır ve benim kitabım benim olduğum insandır: aklı karışık, savsak, huzursuz, kösnül, edepsiz, kavgacı, düşünceli, kılı kırk yaran, yalancı, şeytancasına içten ve gerçekçi insan."
Alman göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 26 Aralık 1891'de New York'ta doğan Henry Miller, Brooklyn sokaklarında büyüdü.
Niçin öldün Nazım?
ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
orda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
Eşimizi Neye Göre Seçeriz?
Tesadüf gibi görünen eş seçimleri gerçekte
tesadüf müdür? Eş seçimi aslında tahmin
edilenden daha karışık bir süreçtir.
Aşık olma süreci tamamen tesadüfler üzerine
kurulu gibi görünse de gerçekte olan aslında
beynimizin alt katmanları yani en temel
beden fonksiyonlarını yerine getiren kısmı,
eşimizi ebeveynlerimizle
Evren genişlemiş ve ruh, gönülsüzce ona eşit olmaya çalışıyor. O da büyümek istiyor, o da konkistadorlar gibi keşfetmek ve fethetmek istiyor, yeni bir dile, yeni bir güce gereksinimi var.
Aslında tutkulu olan benliğimde bugüne kadar bağlı kaldığım yeni bir tutku keşfetmeye başlamıştım: Kelimelerin ruhu aracılığıyla dünyanın her şeyinden haz duyma isteği.
İçimde tehlikeli bir istek vardı, biriyle dövüş etmek, durmadan homurdanan öfkemi ilk gelenin üzerine boşaltmak istiyordum. Fakat çok şükür ki, kimse bana dikkat etme tenezzülünde bulunmadı.
Karışık duygular ile okuduğum bir kitaptı. Hem ileride ne olacağını merak ettim, hem de bitmesin istedim bu yüzden azar azar okudum. Klasik kategorisine düşen ama hiç te o ağırlığı taşımayan, okuyucuyu sıkmayan bir eser. Habil ile Kabil'in hikayesinden esinlenmiş yazar. Kabil, yaptığının bedelini, hayatının sonuna kadar Cennetin doğusunda bir yerde yaşayarak ödemelidir.
Asırlardır süren savaşları farklı kuşaklardan ama kardeş olan karakterler üzerinden işlemiş yazar. Ki bu savaşlar aslında insanın içinde yaşanır en çok - iyilik ile kötülük savaşır başta, güzellik ile çirkinlik, doğru ile yalan ve daha bir çoğu ama insan yapabileceğine, kendine inandığında da neyin galip geleceğini belirleyebilir. Çok mesajı ve sorusu var yazarın okurlarına, benim aklıma kazınan ise şu oldu: madem insan özürlü doğabilir, neden bu özür bedeninde değil de, ruhunda olmasın ki? Hani derler ya, herkes aslında iyi doğar diye, acaba gerçekten öyle mi sorusu geliveriyor okuyucunun aklına. Ben çok sevdim Steinbeck'i, diğer kitaplarını da okunacaklar listeme ekleyeceğim. Ve sonuç olarak, bu kitap okunmalı. :)
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20176,3bin okunma
Yazarın bu öyküsü beni pek sarmadı. Aslında genel olarak bakınca (Stefan Zweig'da her zaman olduğu gibi) temiz bir anlatım da var, ama bilemiyorum, sanırım konuya pek ısınamadım.
Karışık DuygularStefan Zweig · Yordam Kitapları · 201310,5bin okunma
Yazarın kısa öykülerinden derleme hoş bir kitap. Kitaba ismini de veren son öykü benim en çok hoşuma giden öyküdür. Uzun hikayelerden sıkıldıysanız kısa kısa ve sade öykülerin olduğu akıcı bir kitap...
Karışık DuygularStefan Zweig · Yordam Kitapları · 201310,5bin okunma
"Biz binlerce saniyeler yaşıyoruz, ama, gene de biri, ancak bir tanesi tüm iç dünyamızı sonsuzca kaynayış haline getiriyor: Daha önce bütün özsuları içmiş olan iç çiçeğin bir şimşek gibi billurlaşmasını gerçekleştirdiği dakika (Stendhal bunu anlatmıştır), dünyaya getirişinkine benzeyen ve onun gibi kendi bedeninin sol göğsüne saklanmış olan sır. Hiçbir zihin cebiri onu hesaplayamaz. Hiçbir önsezi simyası onu keşfedemez ve ancak nadir olarak, içgüdünün kendisi onu anlayabilir."
Klasik ile romantik
İnsan anlayışını, klasik anlayış ve romantik anlayış olarak ikiye ayırmak istiyorum. Bu ikiye ayırma, nihai hakikat açısından çok anlamlı değilse de, saklı biçimler dünyasını bulmak ya da yaratmak için kullanılan klasik tarzda çalışırken gayet meşrudur. Phaedrus’un kullandığı “klasik” ve “romantik” terimlerinin anlamı