Sabahattin Ali’nin on üç öyküsünden ve dört masalından oluşan kitapta, her öyküde ve masalda öne çıkan bir vurgu var: yoksulluk. Bunun yanında özellikle toplumcu gerçekçilerde görülen, karakterleri yerel (köylü) diliyle konuşturmaya da zaman zaman yer vermiş yazar. Toplumcu gerçekçilerin yazma amacının halkı aydınlatmak olduğu dikkate alındığında
“Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum.
Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.”
Sebahattin Ali
'Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir kaşık toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları
''Gözümde tüten ne şehirler,ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum...''
(Katil Osman öyküsünden)
******