Demek ki hassas ve derin bir ruh benim gibi uzun seneler böyle edebiyat sayesinde şiir ve hülyayla beslenir de sonra bu kadar adi bir muhite düşerse tabii ve zoraki bir şekilde uyuşmazlık ortaya çıkıyor. Ve bu uyuşmazlık kadar ruhu harap eden başka bir şey olamaz. Dünyada muhitine yabancı olmak kadar katlanılmaz bir felaket yoktur sanırım.
"Öldükten sonra, doğmadan önce neysen ve nasılsan öyle olacaksın."
Arthur Schopenhauer
Ölüm budur işte önceden neysek sonradan o olacak, geçmiş ne ise gelecek o... Önemli olan şu an bugün. Bugünü nasıl yaşıyoruz? Her birimiz ayrı yaşamlara sahibiz kimisi istediği hayatı yaşadığını düşünüyor... durun bir dakika! Böyle düşünen var mı
Fakat bütün vaktimi şiire, edebiyata adadım. Demek ki hassas ve derin bir ruh benim gibi uzun seneler böyle edebiyat sayesinde şiir ve hülyayla beslenir de sonra bu kadar adi bir muhite düşerse tabii ve zoraki bir şekilde uyuşmazlık ortaya çıkıyor. Ve bu uyuşmazlık kadar ruhu harap eden başka bir şey olamaz. Dünya muhitine yabancı olmak kadar katlanılmaz bir felaket yok sanırım.
Sanırım yakında iyileşirim. İçimde ya da uzayda bir şey kırılacak Bilinmedik yüksekliklere tırmanacağım. Dünyada yalnızca
hasat, katlanılmaz bekleyiş ve ifade edilemez sessizlik var.