----------------------
"Bu kitapta yer alan şahıs ve mekânların gerçekle alâkaları tamdır." Kitabının arkasında yazarı tarafından yazılmış bu cümle kitabın başından beni etkilemişti. Çünkü annesini küçük yaşta kaybettiğini biliyordum. Kitabı bitirdikten sonra bu "gerçekle alâkaları" biraz araştırmak istedim ve karşımda
“ Bir müşkülüm var Kaf dağından getirdim
Suyunu verdim, güneşe koydum, büyüttüm
Anladım senden uzakta varılırmış sana
Âdem'in aklını aşka sattığıdır..”
Zaman zaman içinde, ömür ömür içinde, rüya ömür içinde, rüya rüya içinde, bir ömür ki rüya içinde…
Süngü, eserinde gerçeği bir materyal, bir enstrüman olarak kullanıyor, asıl işi büyülü
Gece ve gündüz.. Birbirinden ne kadar da farklı zamanlar... Gündüzün ışığı içimizi aydınlatmaya başladığında, uyanıp hemen dünyevi dertlerimize koşturmaya başlıyoruz. Gece o karanlık yüzünü gösterdiğinde ise, kendi benliğimize çekiliyoruz ve hayaller kuruyoruz. Aslında müthiş bir zıtlık ve aynı zamanda müthiş bir ters orantı içinde gece ile
Kitapla tanışma hikayem şöyle başladı. Adıyaman kitap fuarında Çıra Yayınlarının stadında görevliydim ve yayın yazarları da imza günlerinde stadda bulunuyordu. Abdulvehab Ballı hocamızı öncesinden katıldığım birkaç seminerinde tanımıştım. Hem şair kişiliği hem ilme iştiyakı hem mütevazi duruşu ilk andan itibaren bende hayranlık uyandırmıştı.
Sunuş yazısı şu cümlelerle başlıyor:
“Bu bir şair ayaklanmasıdır. Şairler ayaklanmış ihtiyaç halinde sığınacağımız şiirler bırakmıştır. Evet, ihtiyaç halinde. Ne zaman göğsümüzü sıkıştıran bir efkâr bassa şiir imdada yetişmiştir.”
Türk sosyalist hareketinin önemli tarihlerini ve olaylarını sermesi bakımından kitabın farklı bir tarih çalışması