Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Yazarın üslubu okurken kahkahalar atmanıza sebep olurken aynı zamanda da düşünmenizi kafanızın karışmasını sağlıyor. İnsanı kendi yapan şeyler neydi? Acılar, mutluluklar, hüzünler...
Bir sabah, bir pansiyonda uyanıyorsunuz ve nerede olduğunuzu kısacası hayatınızla ve kendinizle ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyorsunuz. Hafızanız tamamen silinmiş ve kimliğiniz yok olmuş. Siz aynı durumda olsanız ne yapardınız? İşte kahramanımız böyle bir Adem.. Yazarın, kahramanın ismini Adem koyması da çok manidar çünkü Adem; adam, insan, insanoğlu anlamına gelmektedir ki, bence bu bir kişiyi değil bütün insanoğlunu temsil etmektedir diye düşünüyorum. Kendini, benliğini, özünü aramak için yola çıkan adam bir Adem var bir de bin Adem...
Yazarın yazarken okuyucuyu da içine katmasını çok beğendim. Kitap, kurgusuyla somut ve soyut gerçekliğin iç içe geçmesiyle, dili ve anlatımıyla ciddi konuların, alaycı bir üslûpla, zamanın şimdi de olup mekânın sürekli değişmesiyle, kişisel arası diyaloglarıyla ve absürtlükleriyle, gerçek ile hayâl, olgunluk ile cahillik, unutma ile hatırlama, arama ile bulma gibi olguları okuyucuya sunuyor. Ve bu sayede sıkı bir beyin jimnastiği gerektiren bir roman olduğu gerçeğini de belirtmek isterim.
İnsanın, insan olma çabası, hiç durmadan kendini araması, aradığını bulması ama bulduğunu asla anlamaması.. Okuduğum en güzel post-modern romandı. Zaman ve mekân kavramının olmayışı ilk defa bu kadar güzel etkiledi beni.
"Hafıza dediğin kederdir kâtip yaz bunu. Dünya boşlukta nasıl duruyor sanıyorsun. O, boşluk değil keder. Kederi çıkar, dünya düşer. Unutma, unutma, unutma.."
Kadın bir hüzündür bana göre çoğu zaman. Şiire yakın bir tebessüm, ağlamaya müheyyâ bir keder. Havva'nın dudaklarında beliren ilk kelime gibi varlığımıza yanıt sunan bir keder anlatmaya çalıştığım. Bir gözyaşı gibi kararsız titreyen bakışlarda. Ne anlatıyorum ki... Kitaba dair yazmam gerekiyor...
Tasavvuf ve kadın deyince aklıma hücum eden
·
Puan vermedi
Herkese selammm
Uzun zamandır kadrajıma olan ama okumak nasip olmayan bir kitapla geldim #dervişintesellikoleksiyonu #mecitomüröztürk
Her ne kadar konu İslam tasavvufu üzerinden ilerlese de yabancı yazarların ve düşünürlerin kitapta yer alması konuyu daha bir sevdirdi bana Ayrıca kederi evrensel bir bakış açısıyla ele alması da çok hoş çünkü kederin sınıfsal olarak incelemek olmaz keder kederdir. Derviş kederli olduğu bir gün rüya alemine dalar ve bir meclise varır vardığı mecliste ona yer gösterir oturturlar ama mecliste öyle kişiler vardır ki Derviş afallar. Bir süre sonra beklenen kişinin kendi olduğunu anlar ve başlar bu güzel meclisi dinlemeye. Demlendikçe demlenir tüy gibi hafif olur. Derviş karanlığı bertaraf edip kendi aydınlığına uyanmıştır
Okuyan herkesin derdine bir reçete bulabileceği akıcı bir kitap herkese keyifli okumalar
“Coğrafya kader,
Orta Doğu kederdir.”
—Yaşar Kemal
Daha önce yaptığım hiçbir şeyi bana vadiden ayrılmak kadar zor gelmemişti. Büyükannemin sıksık söylediği sözü hatırlıyordum: Hiçbir Peştu topraklarını keyfi için terk etmez. Ya yoksulluk yüzünden ya da aşkı uğruna gider.” Şimdi bu sözün sahibinin aklına bile gelmeyen üçüncü bir nedenle vadiden çıkmak zorunda kalıyorduk; Taliban… (Syf:220)
Pakistan İstihbarat servisinin (ISI) kendi eliyle yarattığı Taliban’ın uyguladığı şeriat yorumu nedeniyle masum insanların sebepsiz yere katledilmlerine, doğdukları toprakları terk etmek zorunda bırakılmalarına, kısacası yanlış yönetilen ülke politikalarının doğurduğu sonuçlara tanıklık ediyoruz.
Kadınların tümüyle erkeklere bağımlı oldukları bir coğrafyada tek başına dünyaya sesini duyurmaya çalışan 11 yaşında bir genç kız Malala…
Malala tek bir insan sesinin bile dünyaya değişim yönünde ne kadar büyük bir ilham verebileceğini kanıtlıyor.
Merhabalar okurseverler, bugün de sizlere bir şiir kitabı ile geldim. Arada şiir okumak ruhumuzu dinlendirir diyerek incelememize başlayalım.
Eser, yazarın memleketine olan sevdasından dile dökülmüş şiirlerden oluşmaktadır. Şiirleri okurken “Ne Diyarbakır sevdasıdır bu böyle?” sorusunu sormaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Keşke bizler de memleketimize olan sevdamızı bu kadar gösterip memleketimizi savunabilseydik belki de memleketimizden kaçmak yerine daha yaşanılabilir hale getirebilirdik.
104 sayfalık olan bu şiir kitabını bir çırpıda okuyup bitirebilirsiniz.
Yazar, şiir kitabını kadim dostu Udi Yervant’a ithafen yazmıştır. Udi Yervant Ermeni asıllı müzisyen, ud sanatçısıdır. Kitabın sonunda da yazarımızın şiirlerinden bestelediği notalar bulunmaktadır. Bestelere karekodlardan da kolayca ulaşabilirsiniz.
Şiirle ve kitapla kalın…
Bu kitabı okuduktan sonra “Bir kitap okudum.” diye düşünmeyeceksiniz. Zira Xu ailesinin yaşadıkları o kadar gerçek ki, tek düşünceniz “Bir hayat yaşadım.” olacak.
Kitap, Çin’ de köyleri gezip köylülerden dinlediği hikayelerle halk şarkıları derleyen bir gezginin, Fugui ile karşılaşması ve Fugui’ nin ona anlattıklarıyla gelişiyor.
Fugui gençliğinde, babasının yolundan gidip atalarının mirasını yiyen bir adam.
Baba, anne ve asıl hikayenin geçtiği Fugui, Jiazhen; çocukları Fengxia, Youqing; damatları Erxi, torunları Kugen.
Bu ailenin merkezinde dönemin siyasal, sosyal olaylarına da şahitlik ediyorsunuz. Yazarın bizzat tanığı olduğu Çin Kültür Devrimi, sosyalizm eleştirisi yazarın tüm kitaplarına sirayet etmiş.
Sözün özü, coğrafya kaderdir bazen de kederdir.
Kitap yayımlanır yayımlanmaz Çin’ de yasaklanıyor. Sonra filme uyarlanıyor, hızını alamayan devlet anında filmi de yasaklıyor. Bir ülkenin yüzleşmekten ve başkalarının haberdar olmasından korktuğu utanç dolu bir geçmişe sahip olması ne acı.
Kitabın sürükleyiciliği , okuru yormaması, boşluklar bırakmaması ve içine alıp sarıp sarmalamasıyla etkilendik.
Gözünüz buğulu, içiniz buruk keyifle okuyun.
Kitapla kalın!
Yazarı Güray Süngü'nün kendisi için "bu adam baştan aşağı kederdir" dediğini söylemişti. Yazarı bunu söyleyebilecek kadar tanımıyorum ama BU KİTAP BAŞTAN AŞAĞI KEDERDİR desem abartmış olmam.
Coğrafya kaderdir, çoğu zaman ise kederdir.
Kitap bitti. Boğazım düğüm düğüm. Öfkeliyim. Çok öfkeliyim... Öfkem; kadınlara söz hakkı dahi vermeyen, kendilerini kadınlardan daha üstün gören erkeklere. Öfkem; din adı altında, şeriat denen saçmalığı normalleştirenlere. Öfkem; özellikle kız çocuklarının çocukluklarını elinden alıp, onları bilinmez uçurumlara sürükleyenlere...
Nijerya'ya şeriat getirmek amacıyla kurulan, Boka Haram adlı bir şeriatçı örgütü tarafından kaçırılan Maryam ve okul arkadaşları okurken bile tüyleri diken diken eden, her türlü alçaklığa ve barbarlığa maruz kalır. Maryam, kendinden yaşça büyük biriyle zorla evlendirilir ve daha çocuk yaşta anne olur. Her şeyin güzel olacağı düşüncesiyle kamptan kaçmayı başarır. Ama ne yazık ki hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Çünkü o coğrafyada kararları kadınlar değil erkekler verir. Maryam'ın dayısı da kararı çoktan vermiş...
Kitap her ne kadar kurgu olsa da, gerçekler üzerine inşa edilmiş bir kurgu ne yazık ki. Bu şeytani olaylara maruz kalan tüm kadınlar adına ve kız çocukları adına üzgünüm. Hemde çok üzgünüm. :(
Allh kullarına ilk olarak "ikra" oku diyor..
Okumak insanlığın varoluşunfan beri süregelen bir değer diye düşünüyorum
“Kitaba ve Okumaya Dair” yazılmış bir eser, hem düşündürücü hem müzahi özellikleri var..
Öncelıkle yazara dair Bı kac bilgiye bakalım mı ne dersınız?
"Babasının şiir sevgisi onda kitaplara karşı bir ilgi
Oldukça iddialı bir tanıtımı var eserin. Bu kitabı okuduktan sonra "Bir kitap okudum," diye düşünmeyeceksiniz. Zira Xu ailesinin yaşadıkları o kadar gerçek ki, tek düşünceniz "Bir hayat yaşadım," olacak.
Öyle bir hayat ki; mutluluk ile hüzün, zenginlik ile yoksulluk, yaşam ile ölüm, dostluk ile düşmanlık, tutunmak ve kopmak iç