Zihnimizi edebiyat dekore eder. Kalbimiz ile beynimiz arasında işlek kanallar, tüneller, koridorlar açar. Ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin, gönül ferahlığının imkanlarını, edebiyat sanatı sayesinde keşfederiz. Bir kumandanı, bir deliyi, anneyi, büyücüyü, talebeyi, avukatı, fahişeyi; korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dâhiyi, tembeli,
Sabir Rüstemhanlı, halkına, milletine, vatanına, diline, tarihine, yani bütün mukaddeslerine bağlı bir şair. Yunus Emre diyor ki:
Söz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz.
Rüstemhanlı da aynı hassasiyetle sözünü güzel kullanıyor:
Yurdun azatlığı sözden başlanır
Ürekden başlanır, gözden başlanır
Sabir
Cevapsız Ağrı - Umay Umay /Her gün biraz daha gidiyorsun, ne tuhaf.
"Nedense vedadır her başlangıç, merhaba!"
Öyle mi sevgili okur?
Veda mıdır her başlangıç?
Bitişi belli olan bir yol mudur?
Şairin düşündüren bu dizesiyle başlayalım incelemeye.
Merhaba!
Günler günleri,
Tefekkür binası da bol malzemeyle inşa edilir; her bir kelime, her bir kavram/mefhum, bir inşa malzemesidir.
Islah yerine ılga, acizlerin işidir.
s.13
Tasavvuf, öncelikle çok ciddi bir disiplindir.
s.17
Hayalet Avcının Sahnesi.
Bu ismi biliyordum.
Bu bendim.
Bir hayalet kadar görünmez, bir avcı kadar acımasız...
.
.
O beni duymayı bıraktığı gün, O' nun sesini silmiştim zihnimden...
.