Kim Bu Deli Saçması Argümanın Üstüne Çıkabilir??
Mithat Paşa’yı belki de yanıltan Trablusşamlı Bahaaddin Dai’nin anayasa tartışmaları sırasında sarfettiği şu cümlelerdi: “Peygamber Efendimiz Arapça konuşurdu. Her padişah Türkçenin kısırlığına kurban olmamak için Arapça öğrenir. Anayasayı bu çeşitli halklara nasıl Türkçe olarak anlatabilirsiniz? O halde her unsurun kendi mektebi, kendi gazetesi, kendi katibi ve kendi dairesi olmak gerekir!”
Sayfa 247
Gazi'nin diktatörlüğü, bağlı kalmaya son derece dikkat ettiği anayasa ve hukuk çerçevesi içerisinde, demokratik şekillere dayanan bir diktatörlüktü. O kendi devrindeki öteki diktatörlerin yapamadığı bir şeyi yapıyor, kendi öldükten sonra yaşamını sürdürecek olan bir hükümet sisteminin temelini atmaya çalışıyordu.
Sayfa 458 - Altın Kitaplar
Reklam
Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi
42'nci Birleşim | 16.3.1972 Perşembe | Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair kanun teklifinin Millet Meclisince kabul olunan metni ve Cumhuriyet Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonu raporu (Millet Meclisi 3/744; Cumhuriyet Senatosu 2/16) (S. Sayısı: 82) | "Asil Türk gençliği, sana bu millet kürsüsünden sesleniyorum: Uyanık ol. Sana "ileri" diyenleri arkanda değil, önünde görmedikçe ve onlara değil, kendine inanmadıkça ve kendine güvenmedikçe adım atma. Türk gençliği, haris kurtların önünde bir kuzu sürüsü değil. Atatürk'ün önderliğinde büyük bir dünya gücüdür. Bu gücü kötüye harcama, iyi bil ki, sapıkların, muhterislerin, korkanların ve namertlerin ne milleti, ne de vatanı nede inancı yoktur, bunların ne peşinden ve ne de önünden gitme. Kardeş kanı ile boyalı bu kanlı tablo bir ibret örneği olarak kafanda kalsın, kendini bul, kendine gel ve kendine bağlan. Senin sağlığını kendi ihtiraslarına alet edenler, sıkışınca seni terk etmekle ve kendi cinayetlerinin delili olmayasın diye bir an önce senin ölümünü dahi istemektedirler. Cesedini de, toplum içinde, birçok cinayet kasırgasının kopmasına alet olarak kullanacaklardır, iyi bil ki, senin ölümüne yalnız anan, yalnız baban, yalnız vatan ağlar, onlar yalan ağlar. Sağlığını ve cesedini onlara satma, uyanık ol." Hamdi Özer (Malatya)
Sayfa 247 - Armada Yayınları
Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi
42'nci Birleşim | 16.3.1972 Perşembe | Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair kanun teklifinin Millet Meclisince kabul olunan metni ve Cumhuriyet Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonu raporu (Millet Meclisi 3/744; Cumhuriyet Senatosu 2/16) (S. Sayısı: 82) | "Sayın senatörler; Bir ülke iç sorunlarının çözümlenmesinde bu sorunlara neden teşkil eden gerçeklerin, kendi halkı tarafından bilinmesinden ve söylenmesinden ürker, aydınlığa çıkmasından çekinirse, o ülke sonuna dek bunalımlardan kurtulamaz; ülke halkı geleceğine güvenle bakamaz. Bunalımlardan bunalımlara sürüklenen ülkelerin uluslararası ilişkilere gördüğü itibarsa, geçerli değildir. Unutulmamalıdır ki, ulusal bünyedeki zafiyet, her türlü iç ve dış tehlikelere çağrıda bulunan bir belirtidir. Hatta güçsüzlüğün, eski dostlukları dahi düşmanlığa dönüştürdüğü çoğu kez görülmüştür. Kendi iç sorunlarını çözememiş ülkelerin iç ve dış barışın sağlanmasında olumlu katkılarda bulunabileceğinin söylenmesi bir yana böyle bir durumda bulunan bir ülkenin bölgesel ve evrensel barışı dahi tehlikeye soktuğu bilinen bir gerçektir. " Ekrem Acuner (Tabii Üye)
Sayfa 224 - Armada Yayınları
Mustafa Kemal, davranışlarını anayasaya uyduruyor, demokratik kurallardan dışarı çıkmamaya dikkat ediyordu. Arkadaşlarıyla açık tartışmalar yapmayı prensip edinmişti. Onlara danışır gibi görünüyor, düşüncelerini öğrenip kullanıyor, anlaşmaya vardıkları şekilde davrandığını ileri sürüyordu. Gerçekte ise, genellikle kendi sözlerinin ağırlığıyla onların itirazlarını hiçe indirmekteydi. Sonunda halkın yararına bile olsa, kendi iradesi başkalarınınkine üstün oluyordu.
Sayfa 311 - Altın Kitaplar
Mithat Paşadan şerefsizce teklif
Mithat Paşa’nın hazırlanan anayasada Osmanlı tebaası olan halkların her birinin kendi dilinde konuşması, okuyup yazması, resmi yazışmaların da üç -dört dilde yapılmasını içeren madde teklifi karşısında küplere binen II. Abdulhamid, "“Bilmelidirler ki Paşa! Kuran-ı Kerim’i Arapça tilavet etmekten nasıl vazgeçmezsem, devletimin toprakları üzerinde Türkçe konuşulmasından da öyle vazgeçmem! Türk dilinden başkasını da kabul etmem. Böyle bir maddenin yer almayacağı anayasayı bana getirmeyiniz!” demiştir.
Sayfa 247 - Selenge Yayınları
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.