.
Tutunamayanlar'ı yarıda bırakıp "Tehlikeli Oyunlar'ı " ise elime dördüncü alışımda başlayıp bitirişim.Kitapta; "Beni şimdiye kadar otuz yedinci sayfaya kadar okudular , sıkılıp ellerinden bıraktılar , o sayfam açık öylece kaldım , o sayfada sarardım." bu cümleyi okurken kendimi buldum. Tabi en önemli nedeni sürekli bir koşuşturma döneminde oluşumdu.Atay'ın kitapları yalnızlığın kitapları olsa gerek . Kafanız dağınıkken ya da başka sorunlarla savaşırken okunacak bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu yaz okumaya karar verdim.
.
Sürekli alıntılarına rastlıyoruz farklı sosyal medya sitelerinde. Kitabı okurken o alıntılara rastlamak daha da heyecan verici. Kalemi yine elimden bırakamadım . Alıntı olarak paylaştığım haricinde ki kendimi bulduğum cümleler..
.
Kitaba gelirsek; sürekli konudan konuya atladık, bir oyun içerisindeydik Hikmet ile . Okurken kim konuşuyor diye çok sordum kendime Hikmet 1, Hikmet 2 , Hüsamettin Albay yoksa iç ses mı ?
.
Acaba o kadar çok şey düşünüyor muyuz , aklımızdan okadar çok şey geçiyor mu ? Bir olay karşısında, başkası ile diyalog kurarken .....? Yaratıcılığın adamı olsa gerek ATAY .
.
Ve Albay ... Ah Albayım ! Keşke her durumda koşacağımız , teslim olacağımız , bizi uyaran , gerektiğinde kızan biri olsa ... Albaý'ımızın kurgusu yetiyor.
.