Yaratan bizim babamız/annemiz/kaynağımız olabilir ama o kesinlikle, burada dünya üzerinde bize, bizim için mantıklı olanı kabul ettirmeye çalışan baba/anne/kilise/öğretmen/arkadaş değildir. Yaratıcılık mantıklı değildir ve hiçbir zaman mantıklı olmamıştır. Neden öyle olsun ki? Neden siz öyle olmalısınız? Kendinizi feda etmenin erdem olduğunu hâlâ düşünüyor musunuz? Biraz sanat yapmak istiyorsanız o zaman biraz sanat yapın. Sadece bir miktar.
Depresif olduğunuzda, o anın verdiği acıyla öyle donakalırsınız ki, geçmişte daha iyi hissetmiş olduğunuzu tümüyle unutur ve gelecekte daha olumlu hissedebileceğiniz fikrini inanılmaz bulabilirsiniz. Bu yüzden, herhangi bir etkinlik anlamsız gözükecektir;
çünkü, motivasyon eksikliğinizin ve bunaltı hissinizin sonsuz ve geri dönüşsüz olduğundan kesinlikle eminsinizdir. Bu açıdan bakıldığında, kendinize yardım etmek için bir şey yapmanız şeklindeki bir teklif, ölmekte olan bir adama neşelenmesini söylemek kadar gülünç ve duyarsız gözükebilir.
Ben atletik bir insan mıyım? Evet, kesinlikle. Entelektüel miyim? Eh, belki öyle diplomalı miplomalı entel değilim ama Gerçek Hayat Üniversitesi’ni iftiharla bitirmiş biriyim,
Ama şundan kesinlikle emindim, yalnızdı. Öyle büyüktü ki yalnızlığı onu ancak konuşarak örtbas ediyordu. Kocasının konuşmadığı, yok saydığı kadınlar böyle olurdu bilirim. Onlara ya
meraklı derlerdi ya da geveze. Yazık ki bu hâlâ böyle.
...
Bu tecrübenin hayatımda bir şeyler şekillendirdiğini sanırım. O olay sırasında çocuktum. Henüz on yaşındaydım. Ama şimdi, ölümden sonra hayat olduğuna kesinlikle inanıyorum. Bundan hiç şüphem yok. Ve ölmekten de korkmuyorum. Bütün hayatım boyunca böyle oldu. Tanıdığım bazı kimseler öyle korkuvor, öylesine dehşete kapılıyorlar ki. Bazı kimseler ölümden sonra hayat olmadığını söyledikleri veya, «Öldün mü, her şey biter, dedikleri zaman gülüyorum. <<Gerçeği bilmiyorlar, diye düşünüyorum.